T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/248

KARAR NO  : 2020/256      

KARAR TR  : 27/04/2020

 

ÖZET: Davacının tutuklu olarakbulunduğu ceza infaz kurumundan başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmesine yönelik talebinin zımnen reddine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün işleminin iptaliistemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı                             : İ.C.

          Davalı                           : Adalet Bakanlığı

 

 

          O L A Y: Davacı dava dilekçesinde özetle; Bursa H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümözlü olarak bulunan davacının, kapasite doluluğu nedeniyle Manisa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 02.11.2018 tarih ve 160654 sayılı işleminin iptali ve 200.000 TL maddi ve manevi tazminat istemiyle 24/07/2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 17/01/2019 gün, 2019/52 esas, 2019/32 karar sayılı dosyada; "...2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3. maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve aynı Yasanın 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; 15/1-a maddesinde de, 3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.

          4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 4. maddesinde, hükümlülerin cezalarının infazı, müşahedeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak infaz hâkimliklerinin görevleri arasında sayılmış; anılan Yasanın 5. maddesinde de, ceza infaz kurumlarında hükümlüler hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin yasa, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği kuralına yer verilmiştir.

          Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından davacının başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmesine ilişkin tesis edilen işlemin yargısal denetimi, yukarıda aktarılan 4675 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, İnfaz Hakimliği'nin görevine girmektedir.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümü adli yargının görevindedir.

          Açıklanan nedenlerle; Davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 14/3-a ve 15/1 -a madde hükümleri uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği istinaf edilmeyen kararın 19/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı 03/12/2019 tarihli dilekçeyle ve nakil işleminin iptali istemiyle bu kez Bursa İnfaz Hâkimliğine müracaat etmiştir.

          BURSA 1. İNFAZ HÂKİMLİĞİ: 19/02/2020 gün, E:2020/401 K:2020/450 sayılı dosyada;"...Hükümlü şikayetine istinaden nakil ile ilgili mevzuatın incelenmesinde; 5275 sayılı “Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 53. ve devamı maddelerinde "'Hükümlülerin Nakillerinin nasıl olacağı ve uygulanacak kurallara yer verilmiş; hükümlülerin, kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilebilecekleri; hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için aranan koşulların ve prosedürün ne olduğu; kurumların elverişsiz ve yetersiz kalması, kapsama gücünün aşılması, kullanılamaz hâle gelmesi, asayiş, güvenlik, doğal afet, yangın ve büyük onarım gibi zorunlu nedenlerle başka kurumlara nakledilmeleri gerekli görülen hükümlülerin, yargı çevresi dışında Adalet Bakanlığınca belirlenen ve konumlarına uygun olan diğer kurumlara nakledilebilecekleri hükümlerine yer verilmiş;

          Ceza infaz kurumlarının yönetimine, ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla ve 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanun, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 4301 sayılı Ceza İnfaz Kurumlan ile Tutukevleri İş yurtları Kurumunun Kuruluş ve İdaresine İlişkin Kanun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 121 inci maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlanmış olan “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük”ün 163.madde ile başlayan Sekizinci Kısmında Hükümlülerin Nakilleri hususlarına yer verilmiş; 164.maddenin 3. fıkrasında; hükümlülerin nakil işlemleriyle ilgili esas ve usullerin Bakanlık tarafından belirleneceği ifade edilmiş; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan Genelgelerde de, hükümlü ve tutukluların nakil işlemleriyle ilgili usul ve esasların nasıl olacağı gösterilmiştir.

          Tüm bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde Bir ilden başka bir ilde bulunan Ceza İnfaz Kurumlarına hükümlülerin ve tutukluların nakli konusunda karar verme yetkisi Adalet Bakanlığına ait olduğu, İnfaz Hakimliklerinin Görev ve Yetkileri 4575 Sayılı Kanunla belirlendiği, Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların cezaevi idaresinin işlem ve eylemlerine karşı şikayet ve itirazlarını incelemek olduğu, Adalet Bakanlığının işlemleri konusunda Hakimliğimizin karar verme yetkisinin bulunmadığı, bu konuda karar verme yetkisinin idari yargı mercilerine ait olduğu tespit edilmiştir. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 22.10.2018 tarih, 2018/595 Esas ve 2018/593 Karar sayılı kararında "...hükümlülerin yerleştirileceği Ceza İnfaz Kurumlarını belirleme görevinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne ait bulunduğu; Bu bağlamda hükümlülerin, farklı gerekçeli nakil taleplerinin de aynı birim tarafından değerlendirildiği; Davalı idarenin bu görevini bir yargı faaliyeti olarak değil idari işlem veya eylem olarak yürüttüğü; Dolayısıyla davacının kalacağı Ceza İnfaz Kurumunun belirlenmesi, bu nedenle yapılan nakil işlemleri ile idarenin uygulamalarından kaynaklandığı iddia edilen uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği ile görev yönünden konu değerlendirilmiş ve İdari Yargı mercilerinin görevli olduğu..." şeklinde karara bağlandığı anlaşıldığı" görüşüyle "şikayetin görev yönünden esasa girmeden reddine" karar vermiş, karar 05/03/2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiştir.

          Davacı oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için infaz hâkimliğine verdiği 20/01/2020 tarihli dilekçeyle başvurmuş, Bursa 1. İnfaz Hâkimliği dilekçe ve dava dosyası ile idari yargı yerince verilen kesinleşmiş karar örneğini 06/03/2020 gün ve 2020/401 esas sayılı üst yazısı ekinde Mahkememize gönderilmiş, başvuru 12/03/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suat ARSLAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.04.2020 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığınınesasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, Bursa H tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu (hüküm özlü) bulunan davacının, Manisa T tipi cezaevine nakil talebinin reddine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 02/11/2018 tarih, 160654 sayılı işleminin iptali ve 200.000 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          Konuya ilişkin mevzuat incelendiğinde;

          5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun:

          Hükümlülerin Nakilleri başlığı altındaki 9. Bölümünde yer alan "Nakiller" başlıklı 53. Maddesi; "Hükümlüler, kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilebilirler"

          Tutukluların yükümlülükleri başlıklı 116. Maddesi: "Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi...nakiller, disiplin nedeniyle nakil, zorunlu nedenlerle nakil, hastalık nedeniyle nakil, nakillerde alınacak tedbirler...konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 66 ilâ 76 ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."

          10/07/2018 gün ve 30774 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 1 no'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin "Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü" başlıklı 43. Maddesinin 1/h fıkrası: "Hükümlü ve tutukluların sevk ve nakil işlemlerini yürütmek"

          4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununun:

          İnfaz hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4. Maddesi; "İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır :...2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahedeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak...

          Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır."

          Hükümlerini içermektedir.

          Ayrıca, Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında; “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü,

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2.maddesinde, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

          a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

          b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

          c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

          2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

          3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır.”

          Hükümleri yer almıştır.

          Yukarıda yer alan mevzuatın irdelenmesinden, 5275 sayılı Kanunun hükümlülerin ve şartların oluşması durumunda tutukluların nakline cevaz verdiği ve bunun şartlarını düzenlediği ve yetkili kurum olarak da Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genele Müdürlüğünün belirlendiği görülmektedir.

          Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde, hükümlülerin (olayımızda tutuklunun) yerleştirileceği ceza infaz kurumlarını belirleme görevinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne ait bulunduğu; bu bağlamda farklı gerekçeli nakil taleplerinin de aynı birim tarafından değerlendirildiği; davalı idarenin bu görevini bir yargı faaliyeti olarak değil idari işlem veya eylem olarak yürüttüğü; Bakanlık işleminin iptali ve tazminat istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi hükmü uyarınca idari yargı yerinin görev alanına girdiği açıktır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Bursa 3. İdare Mahkemesince verilen 17.01.2019 gün ve E:2019/52, K:2019/32 sayılı davanın görev yönünden reddi kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Bursa 3. İdare Mahkemesince verilen 17.01.2019 gün ve E:2019/52, K:2019/32 sayılı, davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE DAİR KARARIN KALDIRILMASINA, 27.04.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Suat

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                        ARSLAN          

 

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                      ARSLAN