Hukuk Bölümü         2007/365 E.  ,  2007/400 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : T. Tekstil Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.

            Vekili             : Av. T.Ü.        

            Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı (İzmir Sigorta İl Müdürlüğü)

           

            O  L  A  Y       : İşyerine ait kayıt ve belgelerin  Kuruma verilmemesi nedeniyle davacı adına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesine göre idari para cezası verilmiş, yapılan itiraz  komisyon kararı ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle 30.3.2006 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            İZMİR 7. SULH CEZA MAHKEMESİ ; 23.1.2007 gün ve D. İş 2006/102, K: 2007/89 sayı ile, 5454 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin 4. fıkrasının Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edildiği, bu durumda 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine dayanılarak verilen idari para cezalarına yönelik itirazların görüm ve çözüm görevinin idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle para cezasının iptali istemiyle 12.3.2007 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.  

İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ; 30.3.2007 gün ve E:2007/454, K:2007/560 sayı ile, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesindeki değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, bu kanun uyarınca verilen para cezalarına yönelik açılacak davaların idare mahkemelerinde görüleceğine dair açık bir düzenlemenin de yer almadığı dikkate alındığında, Kabahatler Kanunu uyarınca davanın çözüm görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen kararın kesinleşmesinden sonra, davacı vekilinin talebi doğrultusunda uyuşmazlığın çözümü için dava dosyası Mahkememize gönderilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN,  Ramazan TUNÇ, O.Cem ERBÜK, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2007 günlü toplantısında; Hakim-Raportör G.Fatma BÜYÜKEREN’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR  ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...”açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı  başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde “ Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin   veya  kesinleşmiş  olması  gerekir.”  denilmiştir.  Aynı  Yasa’nın  27. maddesinde   ise,

“Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” kuralına yer verilmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine 2247 sayılı Yasa’nın 15. maddesi uyarınca Mahkememize gönderilen dava dosyasında, İdare Mahkemesi dosyasından, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 30.7.2007 gün ve E:2007/365 sayılı yazı ile, İzmir 7. Sulh Ceza  Mahkemesi’nden, 23.1.2007 gün ve E:2006/102, K:2007/89 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 15.8.2007 gün ve D. İş 2006/102, K:2007/89 sayılı yazıda, söz konusu karara davalı idare tarafından itiraz edildiği, kararın henüz kesinleşmediği bildiril-miştir.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.