Hukuk Bölümü         2001/64 E.  ,  2001/75 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. H.K., Av. M.A.P.

Davalı             : İçişleri Bakanlığı

Vekili              : Hazine Av. N.F. 

            O  L  A  Y       : Hakkari- Geçitli Şehir İçi Telefon Şebekesi Tesis Şantiyesi işçilerinden olan R.Y.'nün, Geçitli Köyünden Hakkari'ye telefon direği almak üzere gidildiği sırada hizmet aracının yolunu kesen teröristlerin açtığı ateş sonucunda ölmesi nedeniyle, mirasçıları tarafından Türk Telekomünikasyon A.Ş. ile Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında; ANKARA 5. İŞ MAHKEMESİ, 30.11.1998 gün ve E:1998/714, K:1998/1104 sayı ile, dava ihbar olunan İçişleri Bakanlığının hizmet kusuru niteliğindeki sorumluluğunun ileride açılacak rücu davasında değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle, davalı Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın husumetten reddine, haksahiplerinin tüm zararları S.S.K.'ca karşılandığından talep edebilecekleri maddi zararlarının bulunmadığı yolundaki bilirkişi raporunun Mahkemece benimsendiği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin tümden reddine, ölenin yakınları için toplam 580.000.000.-TL. manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.'den tahsiline ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş; bu karar, YARGITAY 21. HUKUK DAİRE'sinin 17.12.1998 gün ve E:1998/8664, K:1998/8880 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Anılan yargı kararı gereğince haksahiplerine 2.616.370.061.-TL. ödemede bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin vekili, olayda sosyal risk ilkesi gereği sorumlu olduğunu ileri sürdüğü İçişleri Bakanlığından, kurumlarınca ödenen miktar ile yapılan yargılama gideri 33.336.000.- liranın toplamından oluşan 2.649.706.061.-TL. alacağın faiziyle birlikte rücuen tahsiline hükmedilmesi istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

            VAN İDARE MAHKEMESİ; 11.8.2000 gün ve E:2000/45, K:2000/502 sayı ile, olayda tazminat davasının ihbar eden aleyhine sonuçlanması üzerine açılan rücu davasının konusunu oluşturan alacağın, tazminat davasında bilirkişice saptanan kusur ve sorumluluk oranına göre ihbar edenin hissesinden fazla ödemede bulunduğu miktara ilişkin bulunmakta olup, ortada 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. kapsamına giren bir kamu alacağının da bulunmadığı; buna göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, aynı istekle, 8.9.2000 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 8.11.2000 gün ve E:2000/568, K:2000/650 sayı ile, olayda davalının hizmet kusuru olduğu kabul edilerek davanın idari yargıda görüleceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştikten sonra talep halinde İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'nin  22.3.2001 gün ve E:2001/1815, K:2001/2845 sayılı kararı ile, kararın hüküm fıkrasında yer alan "karar kesinleştikten sonra talep halinde idare mahkemesine gönderilmesine" sözcük dizisinin çıkarılması ile HUMK 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Yılmaz DERME , Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL’ın katılımlarıyla yapılan 12/11/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki  yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 

            USULE İLİŞKİN İNCELEME         :

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve adli yargı yerine ait dava dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı kurumun istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş,esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir. 

            ESASA İLİŞKİN İNCELEME  :

Dava, yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından, kurumlarınca tazminat ve yargılama giderleri olarak ödenen tutarın, davanın ihbar edildiği İçişleri Bakanlığından rücuen tahsili isteminden ibarettir.

            Olayda, görevi esnasında teröristlerce öldürülen kurum işçisinin mirasçıları tarafından,Türk Telekomünikasyon A.Ş. aleyhine tazminat davası açıldığı; davanın İçişleri Bakanlığına ihbar olunduğu;Mahkemece hükmolunan tazminatın davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ne yüklendiği ve bu yoldaki kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Tazminat davasına bakan Mahkemece, davanın ihbar olunduğu İçişleri Bakanlığının sorumluluğunun hizmet kusuru niteliğinde olduğuna işaret edilmesine karşılık zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir görevsizlik kararı verilmediğine ve hükmolunan  tazminat da tamamen ödenmiş olduğuna göre, olayda ölenin mirasçıları olan davacı taraf yönünden, ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunduğundan sözedilemeyeceği gibi , 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından idari yargı yerinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken zarar da kalmamıştır.

Tazminat davası tümüyle adli yargı yerinde çözümlendiğine ve kaybeden taraf davayı İçişleri Bakanlığına ihbar etmiş olduğuna göre,  Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan alacak davasının bir rücu davası olduğu tartışmasızdır.

            Nitekim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun 49. maddesinin birinci fıkrasında “ İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde üçüncü şahsa rücu hakkı olduğu mülâhazasında bulunursa makamına kaim olarak davayı takip veya davada üçüncü şahıs sıfatıyla kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa ihbar edebilir” denilmekte; aynı Kanun’ un 51. maddesinde de “ Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar eden kimse davada bulunmaya mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren üçüncü şahsa karşı yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.” hükmüne yer verilmektedir.

            Bu hükümlerden, davayı kaybettiği takdirde üçüncü kişiye rücu hakkı olduğunu düşünen tarafın, davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi  davaya müdahale etmez ya da ihbar edenin temsilcisi gibi davayı takip etmez ise, ihbar edenin davayı takip etmekle yükümlü olduğu; ancak, ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi halinde üçüncü kişi aleyhine rücu davası açabileceği ve davayı kaybetmesinden dolayı üçüncü kişiye karşı yalnız hilesi ve ağır kusurunun bulunması halinde sorumlu olacağı anlaşılmaktadır.

            Buna göre, dava ihbar edilen üçüncü kişinin istekli olmaması halinde, mahkemece hakkında davaya katılması ya da müdahil sıfatı kazanması yolunda hiçbir işlem yapılamayacağı gibi, aleyhine hüküm  verilmesine de olanak bulunmamaktadır.

            Şu halde, tazminat davasında kendisine dava ihbar edilmiş olan İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan rücuen alacak  davasında, davanın ihbarının hukuki sonuçları itibariyle, birinci davada aleyhine hüküm verilmiş olması koşulunun aranmayacağı açıktır.

            Öte yandan,ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

            Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi; bu nedenle, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

            SONUÇ         : Davanın çözümünde    ADLİ  YARGININ görevli olduğuna,  bu nedenle Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 8.11.2000 gün ve E:2000/568, K:2000/650 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,12.11.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.