T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 570

            KARAR NO  : 2016 / 575

            KARAR TR   : 28.11.2016

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : H. K. 

            Vekili              : Av.A.B.

            Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

            Vekili              : Av.M. K.(Adli Yargıda)

 

O  L  A  Y      : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı kurum nezdinde çalışmakta iken, kurumun özelleştirilmesi nedeniyle 406 sayılı yasanın ek 29.maddesi gereğince önce davalı ile iş yasası kapsamında iş akdi imzalayıp, daha sonra hizmet sözleşmesi sona erdirilerek 4046 sayılı yasanın 22.maddesi ve 406 sayılı yasanın ek 29.maddesi gereğince memur olarak bir kuruma atandığını, müvekkilinin 375 sayılı KHK’ya 5473 sayılı yasa ile getirilen Ek 3.madde gereğince ödenen ek ödeme artışlarından faydalandırılmadığını, anılan yasa ile getirilen ek ödemenin kamu görevlilerine yapılacak artışlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek; 5473 sayılı yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle, müvekkilinin alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargıda dava açmıştır.

Ankara 13.İş Mahkemesi: 09.07.2015 gün ve 2012/281 Esas, K:2015/750 sayılı kararı ile “…özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde davalı şirkete davacının ücreti konusunda artış oranının kamudaki memur maaş artış oranında olacağı yönünden yükümlülük getirildiği gibi, 406 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı şirkete hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda düzenlenmesi ve personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemlerin yapıldığı dikkate alınarak yapılan işlemlerin idari işlem olduğu ve bu idari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın Adli Yargıda çözümlenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından…” şeklindeki gerekçe ile dava konusu uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargının yetkili ve görevli olduğu dikkate alınarak yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; aynı taleple idari yargıda dava açmıştır.

Ankara 6. İdare Mahkemesi: 03.05.2016 gün ve E:2015/2586 sayılı gönderme kararı ile “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3-a maddesinde, dava dilekçelerinin görev yönünden de inceleneceği; anılan Kanunun 15/1-a maddesinde ise, adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddedileceği hükme bağlanmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.06.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasayla değiştirilen 1. maddesi ile posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünce (P.İ.) telekomünikasyon hizmetleri ise, “ Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i Bakanlar Kurulunun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin %55 oranındaki Hissesinin Blok olarak satışına ilişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe konulması Hakkında Karar’ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

406 sayılı Yasanın ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekom’da ek 22. maddesinin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükte kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 300 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsan dışı personel, kamu görevlerinden yükseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam eder ve hisse devri tarihinden nakil için Devlet Personel Başkanlığına bildirdikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasa koyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel kamu personeli sayılmıştır.

Bu durumda, davalının özel hukuk tüzel kişisi olması karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargının görevinde bulunmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer bir olaya ilişkin olarak verdiği 05.07.2010 tarih ve E:2010/56, 2010/57 sayılı ve 08.04.2013 tarih ve E:2013/82, K:2013/502 sayılı kararlarında da, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu yönünden karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacının; 5473 sayılı Yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle, alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; 5473 sayılı yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle, müvekkilinin alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle 08.02.2012 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, maaş nakil ilmühaberinin düzenlendiği ve davanın açıldığı tarihlerde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 09.07.2015 gün ve E:2012/281, K:2015/750 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 13.İş Mahkemesinin 09.07.2015 gün ve E:2012/281, K:2015/750  sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN