Hukuk Bölümü         1998/72 E.  ,  1999/10 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : C.A.

Vekili        : Av.Ö.S.

Davalı       : Milli Savunma Bakanlığı

             OLAY    :1998/73  esas sayılı uyuşmazlığın konusu olan ve Tuzluca Asliye Hukuk Mahkemesinin  önce 1994/101 sayılı esasında görülen dava, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla açılmış olup; yapılan yargılama sırasında davacının uğradığı maddi zararın 1.548.439.590.,TL. olarak saptandığı ve adıgeçen  Mahkemece 7.12.1995 gün ve E:1994/101, K: 1995/156 sayı ile, 200.000.000.,TL. maddi tazminatın davalı idareden tahsiline karar verildiğinden bahisle, davacı vekilince, fazlaya ilişkin bulunan 1.348.439.590.,TL. maddi tazminatın davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle 7.2.1996 gününde adli yargı yerine dava açılmıştır.

             TUZLUCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ , 28.11.1996 gün ve E:1996/8, K: 1996/77 sayı ile, Mahkemelerinin E:1994/101, K: 1995/156 ( Bozma kararından sonra E: 1996/34, K:1996/68 ) sayılı dava dosyası ile bu dosya içindeki görev yazısını, Yargıtay  4. Hukuk Dairesinin E:1996/3367, K: 1996/3956 sayılı bozmaya ilişkin ilamını ve 1602 sayılı  Askeri Yüksek İdare  Mahkemesi Kanununun 20. ve 21. maddelerini nazara alarak, davaya sebebiyet veren Altınkaya  Piyade Hudut  Karakolu erlerinden  Satılmış Özbey’in kaza esnasında askeri görevle görevli olduğunun, 1996/34 esasa kayıtlı dava dosyası içindeki K.K.K. 8. Hudut Tabur Komutanlığının 25.1.1995 gün ve 7350-1-9-95/308 sayılı yazısından açıkça anlaşıldığı, bu durumda davanın, askerlik hizmetinin görülmesi sırasında Milli Savunma Bakanlığının sorumluluğuna ilişkin bulunduğu ve bu sorumluluğu 1602 sayılı Yasanın 20-21. maddeleri uyarınca belirleyecek olan yargı yerinin AYİM olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

             Davacı vekilinin 11.3.1998 günlü dilekçesi üzerine, adli yargı dosyası  Askeri  Yüksek İdare Mahkemesine gönderilmiş ise de; AYİM İkinci Dairesince 13.5.1998 gün ve 1998/322 –374 sayı ile, 1602 sayılı Yasanın 36. ve 41.maddelerinde öngörülen usul ve yönteme uygun olarak açılmış  bir dava olmadığından, aynı Yasanın 45/B. maddesi uyarınca (30) gün içinde dava açılmak koşuluyla dilekçenin reddine karar verilmiştir.

            Davacı vekilinin 22.5.1998 günü kayda giren dilekçesi de, 1602 sayılı Yasanın  36. maddesine aykırı bulunarak AYİM İkinci Dairesince 17.6.1998 gün ve 1998/ 520-497 sayı ile reddedilmiş olup; usule uygun olarak düzenlenen ve 20.7.1998 gününde kayda giren dilekçe ile, davalı idare personelinin kusurlu eyleminden doğan 1.348.439.590.,TL. maddi tazminatın davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle Askeri Yüksek  İdare Mahkemesine dava açılmıştır.

             ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ, 30.9.1998 gün ve E:1998/685 sayı ile, 1602 sayılı Yasanın 21.maddesine göre açılacak bir tam yargı davasının Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülebilmesi için, aynı Yasanın 20.maddesine göre, zarar doğuran eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği; olayda, davacının 1602 sayılı yasanın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olmadığı anlaşıldığından, davanın askeri idari yargı yerinde görümü için öngörülen eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunun gerçekleşmediği; bu duruma göre davanın davalı Bakanlık yönünden de görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu; ancak, daha önce Tuzluca Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiği ve bunun kesinleştiğinden bahisle, görevli yargı merciinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19.maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiş ve askeri idari yargı dosyası, AYİM Başkanlığının 7.10.1998 günlü ,GENSEK: 1998/1515 İd. Ks. sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi  Başkanlığına gönderilmiştir. 

            İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi  Hukuk Bölümünün, Mustafa Bumin’in Başkanlığında, Üyeler: O . Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer  Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Halit Karabulut’un katılımlarıyla yapılan 3.5.1999 günlü toplantısında, E: 1998/73 sayılı dosyaya bağlı olarak verilen 28.12.1998 günlü Bekletme Kararı gereklerinin yerine geldiği görüldükten ve Raportör- Hakim  İsa Yeğenoğlu’nun, davanın çözümünde genel idari yargı yeri görevli olduğundan AYİM İkinci  Dairesince yapılan başvurunun bu yönden kabulü gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ve Danıştay Savcısı Tülin Özdemir ile AYİM Savcısı Levent Özçelik’in, davanın çözümü genel idari yargının görevine girdiğinden AYİM  İkinci  Dairesince yapılan başvurunun bu yönden kabulü gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

             Dava, kamu görevlisinin neden olduğu trafik kazasında sakat kalan davacı tarafından ,

200.000.000.,TL. maddi tazminat istemiyle açtığı ana davaya ilişkin dosyada uğradığı zararın 1.548.439.590.,TL. olarak saptandığından bahisle, fazlaya ilişkin 1.348.439.590.,TL. maddi tazminatın davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. 

            Dosyanın incelenmesinden, karayolunda seyir halindeki kamyonun,koşarak yola çıkan Altınkaya Piyade Hudut Karakol Komutanlığı emrinde görevli piyade erine çarparak şarampole yuvarlanması sonucunda, piyade erinin öldüğü ve kamyon sürücüsünün ise, sol kolunun dirsek üzerinden koptuğu; bu trafik kazası nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonunda, ölen piyade erinin 6/8 oranında kusurlu bulunduğu; bunun üzerine ve kazada sakat kalması nedeniyle kamyon sürücüsü tarafından, idareye karşı açmış olduğu tam yargı davasının fazlaya ilişkin kısmı için de bu ek davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Hizmetle ilgili olarak veya hizmetin görülmesi sırasında kamu görevlisinin ağır bir kusur işlemesi, genel olarak “kişisel kusur” sayılmakla birlikte, bu olgu, kimi durumlarda ve olayda olduğu gibi, personel üzerindeki gözetim ve denetim görevinin yerine getirilmesi bakımından idarenin hizmet kusurunu ortadan kaldırmamaktadır. 

            Bu durumda,kamu görevlilerinin hizmetin yürütülmesi sırasındaki kusurlu eylemlerinin, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan “hizmet kusuru”nu oluşturmasına ve Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu yolundaki hükmü ile 129. maddesinin beşinci fıkrasındaki, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceğine ilişkin kuralına göre, idarenin hizmet kusurunun, hizmetin kuruluş ve işleyişi ile personel üzerindeki gözetim ve denetim görevinin yerine getirilmesi yönlerinden idare hukuku esasları çerçevesinde yargısal denetiminin idari yargı yerlerince yapılacağı kuşkusuzdur. 

            Davanın çözümünde idari yargı yerlerinden hangisinin görevli olduğuna gelince: 

            Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasanın değişik 20. maddelerine göre, bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için: dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Olayda, dava konusu eylem asker kişi tarafından gerçekleştirilmiş  ise de, bu eylem sonucu zarar gören davacı 1602 sayılı Yasanın değişik 20.maddesinde sayılan asker kişilerden olmadığından, eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi (asker kişiye yönelik bulunması ) koşulunun gerçekleşmemiş olması karşısında, davaya bakma görevi, AYİM’ne değil, idare mahkemesine ait bulunmaktadır. 

            Hernekadar, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı üzerine kendine gelen davayı incelediği sırada AYİM’nce , davaya bakma görevinin görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca başvuruda bulunulması nedeniyle, ortada adli ve askeri yargı yerleri arasında doğmuş bir görev uyuşmazlığı bulunmakta ise de; 2247 sayılı Yasanın 1.maddesine göre adli , idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili olan Uyuşmazlık  Mahkemesinin, davanın çözümü görevinin aralarında uyuşmazlık doğan yargı yerleri dışındaki üçüncü bir yargı düzenine ait olduğunun saptanması halinde de, bu yargı yerinin görevli olduğunu belirleyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durum, kamu düzeninden olan görev sorununu kesin olarak çözümlemek ve bu suretle,davaya görevli olmayan yargı yerlerince bakılmasını önlemek şeklindeki Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun bulunmaktadır. 

            Belirtilen durum karşısında ve yukarıda açıklanan nedenlerle, askeri hizmet gören piyade erinin kusurlu eylemi sonucunda sivil şahıslara verdiği zararlardan dolayı idareye karşı açılan tam yargı davasının görüm ve çözümünde genel idari yargı görevli olduğundan Tuzluca  Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin başvuru gerekçesinin sonuçları itibariyle yerinde olduğunun ve AYİM  İkinci Dairesince 2247 Sayılı Yasanın 19.maddesine göre yapılan başvurunun, davada genel idari yargının görevli olduğu yönünden kabulü  gerekmektedir.

            SONUÇ :  Davanın çözümünde genel idari yargı yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi  İkinci   Dairesince yapılan başvurunun bu yönden kabulüne, 3.5.1999 gününde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.