T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 635

            KARAR NO  : 2018 / 808

            KARAR TR   : 24.12.2018

 

ÖZET : Regülatör ve Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması çalışmaları sırasında, davacıya ait taşınmazlar üzerine hafriyat dökülmek suretiyle tarım arazisine ve meyve ağaçlarına zarar verildiğinden bahisle oluştuğu iddia edilen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : N.E.

Vekili           : Av. S.E.

Davalı          : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Vekili           : Av. A.E.G.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, Ayancık, Kütükköyü, Çakmakkaya mevkiindeki 134 ada 60 parsel(sonradan:Hendekli mevkii, 135 ada, 5 parsel olarak düzeltilmiştir)  ve 135 ada 7 parsel sayılı  taşınmazın maliki olduğunu; davalı idarenin 06/11/2008 tarih ve 1828-1 sayılı kararı ile söz konusu taşınmazın bulunduğu yerde Çiğdem Regülatörü ve Hidroelektrik Santralı Üretim Tesisleri kurulum işinin yapılmaya başlandığını; bu süreçte müvekkilinin taşınmazlarının etrafındaki bir çok tarım arazisinin kamulaştırıldığını ancak müvekkiline ait taşınmazlar yönünden bir kamulaştırma kararı bulunmadığını; HES çalışmaları olarak bilinen elektrik ve baraj inşaatı esnasında müvekkilinin bu iki taşınmazının üzerine tonlarca taş ve toprak atıldığını, şu anda bu iki parsel üzerindeki tüm endemik bitki ve müvekkilinin ölen eşinin yetiştirdiği 15 yaşına ulaşmış tüm meyve ağaçlarının(10 adet elma, 10 adet armut, 5 adet kiraz, 4adet kızılcık, 10 adet kızılağaç v.b, 15 adet ceviz ağacı) yok olduğunu, toprak altında kaldığını; taşınmazların yıllarca  tarım arazisi olarak kullanıldığını, şu anda üzerinin tamamen toprak ve taş ile dolduğunu; taşınmazların kullanımının mümkün olmadığını,  bu nedenle üzerlerinde yok olan meyva ve ağaçların bedeli ile birlikte taşınmazlarının bedelinin ödenmesini ve taşınmazların davalı idare adına devir ve tescilini talep ettiklerini belirterek sonuçta; fazlaya dair hakları saklı olmak üzere; taşınmazların bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkiline davalı tarafından ödenmesine; taşınmazlar üzerinde bulunan 10 adet elma, 10 adet armut, 5 adet kiraz, 4 adet kızılcık, 15 adet ceviz, 10 adet kızılağaç v.b ağaç toprak altında kaldığından dolayı değerlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine;  taşınmazların ve meyva ağaçlarının bedellerinin davalı tarafça ödenmesi karşılığı, taşınmazların mülkiyetinin davalıya devir ve tesciline karar verilmesi istemiyle 10.8.2015 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi; 4.5.2017 gün ve E:2015/256, K:2017/89 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek; “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından yürütülen HES çalışmaları esnasında elde edilen toprak, taş ve kaya türünden molozların dökülmesi suretiyle davacıya ait dava konusu 135 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamının etkilendiğini, dava konusu 135 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 1.056,64 m2 lik bölümünde taşınmazlara zarar verildiği, taşınmazlarda bulunan ağaçların da molozlar nedeniyle etkilendiği, yapılan keşif ile de taşınmazlara herhangi bir kamulaştırma kararı olmadan zarar verildiğinin sabit olduğu, taşınmazlar üzerinde bulunan molozların temizlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmış, arsaya zarar verilmeden taşınmazların eski hale getirilmesinin mümkün olmayacağı, bu nedenle de 135 ada 7 parselin tamamının etkilendiği ve el atılmayan kısmı parselden ayrı faydasız kalacağı anlaşılmıştır. Davalı tarafından sürdürülen HES çalışmaları sonucunda oluşan fiili duruma ilişkin olarak yapılan keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi ve ek bilirkişi raporları ile moloz dökülmek suretiyle etkilenen taşınmazların değeri ve taşınmazlar üzerindeki ağaçların değerleri hesaplanarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın KABULÜ ile;

1-Kamulaştırmasız el atma nedeniyle 27.387,83 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacı tarafa verilmesine,

2-Sinop ili Ayancık İlçesi Kütük Köyü Çakmak Kayası Mevkii 135 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile Sinop ili Ayancık İlçesi Kütük Köyü Çakmak Kayası Mevkii 135 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptali ile parsellerin davalı EPDK adına TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE…” karar vermiş; bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi:5.9.2017 gün ve E:2017/1792, K:2017/1605 sayı ile, “(…)Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el konulması nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş ise de dilekçe içeriği itibariyle davacının davasının ( Yargıtay içtihatları da göz önüne alınarak ) davalı idare tarafından dava konusu taşınmaza komşu taşınmazda yapılan HES çalışması sırasında dökülen hafriyat nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve eski hale iadesi istemini içerdiği, bu şekilde gerçekleşen eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi isteklerinin 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesi hükmünce tam yargı davası olup bu davalara bakmaya idari yargı yerinin görevli olacağı, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her hal ve safhasında ilk derece mahkemesince ve dairemizce değerlendirilmesinin gerekip bu nedenle HMK'nun 353(1)-a-4 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin istinaf kanun yoluna götürülen kararının, ortadan kaldırılması ile açılan davada, idari yargının görevli olması nedeniyle 6100 sayılı HMK'nun 114/1-b. maddesi gereğince, "Yargı yolunun caiz olması" dava şartı yokluğundan HMK'nun 115/2.maddesi gereğince, davanın usulden reddine kararı verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği, anlaşılmakla belirtilen gerekçe doğrultusunda karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353(1) a-4.maddesi gereğince kabulü ile AYANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin 04/05/2017 tarih 2015/256 E.-2017/89 K.sayılı HÜKMÜNÜN KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksikliklerin yerine getirilmesi ve kararımızın taraflara tebliği için kararı veren AYANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE…” karar vermiştir.

AYANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.12.2017 gün ve E:2017/242, K:2017/254 sayı ile, “(…)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi uyarınca "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" idari yargıda çözümlenmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre yargı yolunun caiz olması dava şartıdır. HMK'nın 115/1. maddesi "Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır" hükmüne haiz olmakla, HMK'nın 115/2. maddesine göre mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.

Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesinin 05/09/2017 tarih ve 2017/1792 Esas, 2017/1605 Karar sayılı ilamıyla belirtildiği üzere dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el konulması nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş ise de dilekçe içeriği itibariyle davacının davasının davalı idare tarafından dava konusu taşınmaza komşu taşınmazda yapılan HES çalışması sırasında dökülen hafriyat nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve eski hale iadesi istemini içerdiği, bu şekilde gerçekleşen eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi isteklerinin 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmüne göre tam yargı davası olup bu davalara bakmaya idari yargı yerinin görevli olacağı, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından iş bu dava yönünden idari yargının görevli olması nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan HMK'nın 115/2. maddesi gereğince, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Açılan davaca İdari Yargının görevli olduğu anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK'nın 114/1-(b) bendi delaletiyle 115/2. maddesi gereğince davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE(…)” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesince, 15.3.2018 gün ve E:2018/1063, K:2018/1055 sayı ile istinaf başvurusu kesin olmak üzere reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; davalı idarenin baraj santral yapımı sırasında Sinop, Ayancık, Kütükköyü, Çakmakkaya mevkiinde bulunan tarım arazisinin geri dönüşü olmaksızın bu vasfını kaybetmesine ve üzerindeki meyve ağaçlarının tamamen yok olması şeklinde verdiği 27.387,83 TL maddi zararlarının davalı idarece tazminine; haksız eylem ve zararı öğrendikleri ve aynı zamanda Adli Yargı'da dava açma tarihleri olan 10.08.2015’den itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAMSUN 2.İDARE MAHKEMESİ: 30.5.2018 gün ve E:2018/684 sayı ile, “(…)İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Olayda; Çiğdem Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması kapsamında davaya konu taşınmazların bulunduğu alanda birçok taşınmazın davalı idarece kamulaştırıldığı, davaya konu taşınmazların ise kamulaştırılmadığı, tesislerin kurulması aşamasında davalı idarece lisans verilen Berke Elektromekanik Enerji San. Tic.Ltd. Şti. tarafından yapılan çalışmalarda çıkan taş, toprak gibi hafriyat malzemelerinin davaya konu taşınmazlar üzerine dökülmek suretiyle taşınmazlar üzerindeki ağaçların yok edildiği ve taşınmazların kullanılamaz hale getirildiği, bu durumun Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği, bir başka ifadeyle dava konusu taşınmazlara fiili el atma durumunun bulunduğu görülmüştür.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmazlara kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın davalı idarece lisans verilen Berke Elektromekanik Enerji San. Tic.Ltd. Şti. tarafından taşınmazlar üzerine hafriyat dökülmek suretiyle taşınmazlara el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna ulaşıldığından, Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesince E:2017/242 sayılı dosya kapsamında verilen görev ret kararının kaldırılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle adli yargının görev alanına giren davanın 2577 sayılı Yasanın 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddi gerektiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası (Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinden temin edildikten sonra) ile birlikte dava dosyalarının, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak talep olan “Regülatör ve Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması çalışmaları sırasında, davacıya ait taşınmazlar üzerine hafriyat dökülmek suretiyle tarım arazisine ve meyve ağaçlarına zarar verildiğinden bahisle oluştuğu iddia edilen zararın tazmini” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Regülatör ve Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması çalışmaları sırasında, davacıya ait taşınmazlar üzerine hafriyat dökülmek suretiyle tarım arazisine ve meyve ağaçlarına zarar verildiğinden bahisle oluştuğu iddia edilen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasında bulunan ve Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 27.5.2016 havale tarihli Bilirkişi Raporunda “(…)İNŞAAT BİLİRKİŞİSİNİN YAPMIŞ OLDUĞU TESPİT VE İNCELEMELER:/ Dava konusu taşınmazların mevcut durumu;

Mahkemenizce görülmekte olan 2015/256 Esas Nolu ve "Kamulaştırma (Taşınmazın Geri Alınması İstemli)" konulu davanın 02/05/2016 Tarihinde Ayancık ilçesi, Kütük köyünde, mahallinde gerçekleştirilen keşfinde Fen Bilirkişisi olarak görevlendirildim. Yapılacak işlerin tarafıma anlatılmasını müteakiben dava konusu Ayancık ilçesi, Kütük köyü hudutları dâhilinde yer alan ve dosyasında mevcut tapu kayıt suretinden, tapu sicilinde; 9 Cilt, 808 Sayfada kayıtlı bulunan, 214.43 m2.de ibaret “Tarla” niteliğindeki 135 Ada 5 Parsel numaralı taşınmaz ile, 9 Cilt, 810 Sayfada kayıtlı bulunduğu anlaşılan 2070.74 m2, den ibaret “Tarla” niteliğindeki 135 Ada 7 Parsel numaralı dava konusu taşınmazlara keşif heyeti ile birlikte gidildi. Tarafımdan yerinde gerekli inceleme yapıldıktan sonra aşağıda belirtilen hususlar tespit edilmiştir.

135 ada 5 parselin tamamı olan 214.43 m2 alan ile 135 ada 7 numaralı parselin 1056,64 m2’lik kısmı yapılan HES çalışmasının molozları altında kalmıştır. Bu parsellerin eğimi oldukça fazla ve başka parseller de bu moloz yığınlarından etkilenmiştir. Davalı taşınmazlar arasında yer alan komşu parsellerde bu toprak yığıntısından etkilenmiştir. Arazinin konumu ve eğimi sebebiyle bu parsellerin temizlenmesi mümkün değildir. Çünkü arazinin eğimi fazla olduğu için makinaların bu eğimdeki bir arsayı zarar vermeden eski haline getirmesi mümkün değildir. Bu tarz eğimi yüksek alanlarda şevlendirme ve palye ile heyelan ya da toprak kayması engellenebilir. Palye veya şevlendirme yapıldığı takdirde de arazi eski haline döndürülemez. Aynı zamanda bu iki parsel arasında farklı parseller olduğu için bu alanın ayrı ayrı işlem yapılması imkansızdır.(…)” denilmiştir.

Regülatör ve Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması çalışmaları sırasında mülkiyeti davacıya ait taşınmazlara, davalı idare tarafından, plan ve proje kapsamı haricinde, elde edilen toprak, taş ve kaya türünden molozların dökülmesi suretiyle taşınmazların yapısının bozulduğu, taşınmazların üzerindeki tüm endemik bitki ve 15 yaşına ulaşmış tüm meyve ağaçlarının yok olduğu  iddiasıyla,   meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Samsun 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.12.2017 gün ve E:2017/242, K:2017/254 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.12.2017 gün ve E:2017/242, K:2017/254 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ