T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018 / 873

            KARAR NO : 2018 / 878

            KARAR TR: 24.12.2018

ÖZET : Davacının, emekli ikramiyesi hesaplamasında, geçmiş Bağ-Kur, SSK ve askerlik hizmetlerinin gözönüne alınması talebinin reddine dair kurum işleminin iptaliistemiyle açılan davanın, İDARİYARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı                           : İ.A.

          Vekilleri                         : Av. B.A. Av. N.G.Av. S.D.A.

          Davalı                           : S.G.K.Genel Müd. Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı

          Vekili                             : Av. İ.Elcik.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Aksaray ili, PTT Merkez Müdürlüğü'nde dağıtıcı olarak görev yapmakta iken emekli olan davacının, emekli olurken Sosyal Sigortalar Kurumu'na tabi çalıştığı süreler göz önüne alınarak emekli aylığının ve emekli ikramiyesinin yeniden hesaplanarak ödenmesine yönelik talebinin reddine ilişkin 5.6.2013 tarih ve 300 sayılı davalı idare işleminin iptali ile Bağ-Kur ve işçilik hizmetleriyle askerlik sürelerine karşılık gelen hizmetlerinin emeklilik ikramiyesinin başvuru tarihi olan 15.2.2013 tarihinden itibaren 6. derece ve 4. kademe üzerinden hesaplanarak işletilecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle 04.03.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 15. İDARE MAHKEMESİ : 31.12.2014 gün ve E:2013/1195, K:2014/2000 sayılı dosyada “5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 89. maddesinde; hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığının emekli ikramiyesi olarak verileceği, birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanununun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmaların, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödeneceği, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden, Aksaray ili, PTT Merkez Müdürlüğü'nde Dağıtıcı olarak görev yapmakta iken emekli olan davacının, emekli olurken Sosyal Sigortalar Kurumu'na tabi çalıştığı süreler göz önüne alınarak emekli aylığının ve emekli ikramiyesinin yeniden hesaplanarak ödenmesine yönelik talebinin reddine ilişkin 5.6.2013 tarih ve 300 sayılı davalı idare işleminin iptali ile işçilik hizmetlerine ve askerlik sürelerine karşılık gelen hizmetlerinin emeklilik ikramiyesinin başvuru tarihi olan 15.2.2013 tarihinden itibaren 6. derece ve 4. kademe üzerinden hesaplanarak işletilecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, uyuşmazlığın esasının davacının geçici işçi olarak çalışmakta iken, kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, kazandı ise tazminatını alıp almadığına ilişkin olması nedeniyle, bakılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün İş Mahkemesinin görev alanında kaldığı anlaşılmaktadır.

          Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği kararın itiraz edilmeksizin 21/02/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili, bu kez aynı istemle 27.03.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          Aksaray İş Mahkemesi : 28.01.2016 gün ve E:2015/139, K:2016/30 sayılı dosyada “5510 sayılı Yasa'nın "davacının davalı PTT Genel Müdürlüğünde işçi statüsünde çalışırken Kurumun açmış olduğu memurluk sınavına kendi iradesiyle ve sınava girip kazanmak suretiyle memur statüsüne geçmiş olması karşısında, iş sözleşmesi işçinin kendi isteği ile sonlandırıldığından 1475 sayılı Kanunun 14.maddesine göre dolayı kıdem tazminatı ödenmesi mümkün bulunmadığından davanın reddine" dair verdiği karar temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 21. Hukuk Dairesi : 05.04.2018 tarih 2016/13977 Esas 2018/3302 Karar sayılı ilamı ile "Uyuşmazlık Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli 2012/64-83 Esas ve Karar sayılı kararında 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem" niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği, 5510 sayılı bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği sonucuna varılmıştır. 

          Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün idari vargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle kararın Bozulmasına hükmederek dosyayı mahalline iade etmiştir.

          AKSARAY İŞ MAHKEMESİ : 10.07.2018 gün ve E:2018/227, K:2018/225 sayılı kararıyla "bozma ilamı doğrultusunda 6100 Sayılı Yasanın 114/b maddesi gereğince yargı yolu itibariyle dava dilekçesinin usulden reddine" karar vermiş, kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili Aksaray İş Mahkemesine verdiği dilekçesiyle görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasını talep etmiş olmakla, dava dosyaları Aksaray İş Mahkemesinin 27.11.2018 tarih ve 2018/227 esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 12.12.2018 tarihinde Mahkememizde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emekliye ayrılan davacının, emekli ikramiyesi hesaplamasında, geçmiş Bağ-Kur, SSK ve askerlik hizmetlerinin gözönüne alınması talebinin reddine dair kurum işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

          Dosyaların incelenmesinden; davacının Aksaray PTT Merkez Müdürlüğünde 05/01/1993-31/10/1997 tarihleri arasında geçici işçi olarak çalıştıktan sonra, kurum içi sınavını kazanması sonucu 31/10/1997 tarihinde dağıtıcı olarak memur kadrosuna alındığı, davacının Emekli Sandığına tabi olarak, 5434 sayılı Yasanın 40/ç maddesi yaş haddinden emekliye ayrıldığı 01/02/2013 tarihi itibarıyla ödenen emekli ikramiyesi ve aylığının Sosyal Sigortalar Kurumu'na tabi çalıştığı süreler göz önüne alınarak yeniden hesaplanarak ödenmesine yönelik talebinin sigortalı hizmetinden kendi isteğiyle ayrıldığı gerekçesiyle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle uyuşmazlık konusu davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

          31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

          5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…” Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

          Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

          Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, kamu personeli olan davacının, hizmet akdine dayalı işçi statüsünde çalıştığı döneme ilişkin hak ve alacaklar dikkate alınmadan eksik ödenen emekli ikramiyesi ve aylığının ödenmesi istemiyle açtığı davanın; 5434, 5620 ve 657 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak çözüme kavuşturulacağı gözetildiğinde; idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin 31.12.2014 gün ve E:2013/1195, K:2014/2000 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

          S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin 31.12.2014 gün ve E:2013/1195, K:2014/2000 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Suna      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                           TÜRE

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ