T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS NO        : 2018 / 697

            KARAR NO  : 2018 / 723

            KARAR TR   : 26.11.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı         : M. Y.

Vekili           : Av. A.D.

Davalı          : Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av. S.S. - Av. H.T.

 

O L A Y      : Davacı dilekçesinde; kullanmakta olduğu 31 … 911 plakalı otomobil ile Harbiye Caddesi üzerinde Sinanlı istikametine seyir halinde iken, Clup 34 adlı işyeri önüne geldiği sırada, yol üzerinde bulunan yağmur suyu dolu keskin çukura düştüğünü,  aracın her iki teker lastiğinin patlaması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 13. maddesinin “Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür.” hükmünü içerdiğini, davalı idarenin bu kanun hükmünü açıkça ihlal ettiğini; davalı idarenin yolun yapımı, bakımı, işletilmesi ile yapısı ve trafik güvenliğini sağlama konusundaki ihmali neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru veya ihmalinin bulunmadığını, kaza sonucu uğradığı maddi zarar sebebiyle davalı idareye yaptığı başvuruya cevap verilmediğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 800,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 28.4.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 4.5.2018 gün ve E:2017/276, K:2018/398 sayı ile, “(…)Yapılan yargılama neticesinde; Davacının idarenin hizmet kusuruna dayandığı, davalı Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın Kamu tüzel kişisi olduğu, idareye karşı hizmet kusurundan dolayı açılan davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği, bu nedenle Mahkememizin yargı yolu bakımından görevsiz olduğu anlaşıldığından davanın yargı yolu bakımından reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. Nitekim Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D.sinin 07.02.2018 tarih 2018/92 Esas ve 2018/126 Karar sayılı emsal kararı da aynı doğrultudadır.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-Davacının talebi, davalının hizmet kusuruna dayanılması olduğundan, İYUK'nun 2. maddesi gereği İdari Yargıda tam yargı davası açılması gerektiğinden, HMKnun 114/b maddesi gereği dava şartı gerçekleşmediğinden, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Dilekçenin görev ve usulden REDDİNE,

3-Davacının İdari Yargıda dava açmakta MUHTARİYETİNE…” kesin olarak karar vermiştir.

Bu kez davacı vekili, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY 2.İDARE MAHKEMESİ: 14.9.2018 gün ve E:2018/679 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın belediye trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu. 13. maddesinin l/c bendinde; kurum ve kuruluşların karayolu yapısında yapacakları çalışmalarda zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmekle yükümlü olduğu belirtilmiş; "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. ..." hükmüne yer verilmiştir.

2918 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; anılan Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, 10. maddesinde belediyelere, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurma yükümlülüğünün getirildiği, bu yükümlülüğün davalı idare tarafından yerine getirilmediği ileri sürülerek meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan bir tazminat davası olduğu ve bu Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği ve davanın görev yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 17.11.2014 tarihli E:2014/993, K:2014/1037 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;  idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi zararın davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının kullanmakta olduğu 31 … 911 plakalı otomobil ile Harbiye Caddesi üzerinde Sinanlı istikametine seyir halinde iken, Clup 34 adlı işyeri önüne geldiği sırada, yol üzerinde bulunan yağmur suyu dolu keskin çukura düştüğü,  aracın her iki teker lastiğinin patlaması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; davalı idarenin yolun yapımı, bakımı, işletilmesi ile yapısı ve trafik güvenliğini sağlama konusundaki ihmali neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği iddiasıyla; şimdilik 800,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline  karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Hatay 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Hatay 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.5.2018 gün ve E:2017/276, K:2018/398 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Hatay 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.5.2018 gün ve E:2017/276, K:2018/398 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                           TUNÇ                            TOPUZ