Hukuk Bölümü         2013/426 E.  ,  2013/887 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1-İ.İ., 2-H.İ., 3-M.İ.

Vekilleri  : Av.Ü.T. - Av.H.T.

Davalılar  : 1-Yenimahalle Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.H.Ş.

                2-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.A.K.

O L A Y  : Davacıların vekilleri, müvekkillerinin hissedar olduğu Ankara ili, Yenimahalle İlçesi, Susuz-İmar Mahallesinde bulunan 44744 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın, yapılan imar planında, “Rekreasyon alanı ” olarak ayrıldığını, bu ayrılış amacına uygun olarak 3194 sayılı yasanın 10. maddesi amir hükmü uyarınca davalı İdareler tarafından 5 yıllık süre içinde kamulaştırılma işlemi yapılarak hisse bedelinin müvekkillerine ödenmesi gerekirken, bugüne değin, süre geçmesine rağmen Davalılar tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını; Yargıtay H.G.K.’nun 15/12/2010 günlü 2010/5-662/651 sayılı kararı doğrultusunda Davalı İdareler tarafından fiilen el konulduğu kabul edilen bu yerdeki Müvekkillere ait hisse bedelinin Davalılardan 2942 sayılı yasanın geçici 6.maddesi ve bu maddeyi değiştiren 6111 sayılı yasanın geçici 2.maddesi gereğince tazminat olarak ödenmesini talep etme haklarının doğduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, dava konusu taşınmazdaki müvekkillerinin toplam hisse bedelleri tutarından, şimdilik, 2.000-TL kamulaştırmasız el atma bedelinin tazminat olarak, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle;   adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdarelerin vekilleri, süresi içerisinde görev itirazında bulunmuşlardır.

ANKARA 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.12.2012 gün ve E:2012/71 sayı ile, dava konusu taşınmazın hukuki kamulaştırmasız el atma nedeniyle ikame edilmiş olduğu, davalılar tarafından yapılan imar düzenlenmesinden kaynaklanan işlem nedeniyle davanın idare yargı yerinde görülmesi gerektiği nedenleri ile yargı yeri görev itirazında bulunmuş ise de, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan ihtilafların 2942 sayılı yasa hükümleri uyarınca taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi konusunda özel yetki düzenlenmesinin bulunduğu, her ne kadar Danıştay Başsavcılığınca benzer nitelikte bir kısım davalarda imar planı düzenlenmesi işleminin idari işlemle bu nedenle ihtilafın idari yargıda görülmesinden kaynaklanan yargı yeri görev uyuşmazlığı çıkarıldığı bilinmekte ise de, yasa ile özel görev düzenlenmesinin yapılmış olduğu hallerde genel görev düzenlenmesinin geçerli olmayacağı, davanın idari yargıda görülmesinde dahi yasa hükümlerinin 2942 sayılı yasa hükümlerine göre bilirkişi tayin olunup yargılamanın yapılmasının gerekli olduğu ancak açıklandığı üzere özel görev düzenlenmesi yapılmış olduğundan ve 2942 sayılı yasa hükümleri uyarınca da taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinin açıkça yetkili ve görevli olarak belirlenmiş olduğu gerekçesiyle; davalıların ayrı ayrı yargı yeri görev itirazlarının reddine karar vermiştir.

Davalılardan Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin davanın,  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı idare yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıların hissedar olduğu taşınmazlarına, imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,   şimdilik 2.000 TL bedelin faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; N.ım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin N.ım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasında bulunan Yenimahalle Belediye Başkanlığının savunmasında;44744 ada 1 nolu parselin, Belediye Meclisinin 17.11.1999 gün ve 320 sayılı kararıyla uygun görülüp, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının 20.01.2000 gün ve 06BBB.08.04 İM. 1.2./OP.659/7346/99( 1957-1958)311 sayılı yazısı ile onaylanan 1/1000 Ölçekli Susuz II-Etimesgut Kuzeyi Uygulama İmar Planı kapsamında ve bu planın uygulaması Belediye Encümeninin 20.04.2000 gün ve 1047 sayılı kararıyla onaylanan 84184 no.lu parselasyon planı kapsamında Kaks:0.1010 yapılaşma koşulu ile “rekreasyon alanı” kullanımında kaldığı; dava konusu parselin 3194 sayılı İmar Kanunun 18.maddesi Uyarıca Yapılacak ve Arsa Düzenlenmesi ile İlgili Yönetmeliğin 12.Maddesine göre göre “Düzenleme sahasında bulunan okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya resmi tesis alanı gibi umumi tesislere ayrılan alanların parselleri düzenlemeye giren parsellerin alanları oranında pay verilmek suretiyle hisselendirilir.” hükmü doğrultusunda KOP alanı olarak değerlendirildiği; 84184 no.lu parselasyon planının 18.plan notunda “18.Kentsel Rekreasyon Alanları, alanın mevcut kullanım ve topografık özellikleri dikkate alınarak projelendirilecek özel planlama alanlarıdır. Bu alanın projeleri ve uygulamaları özel proje yapılarak uygulamaya açılır ve ilgili belediyesince yaptırılarak uygulanır. Bu alanda sadece rekreasyonla ilgili tesisler yapılacaktır (lokanta, gazino, büfe, açık hava tiyatrosu, açık kapalı spor tesisleri, çocuk bahçeleri, oyun alanları, piknik ve eğlence yerleri vb). Bu alanlarda KAKS:0.10'u geçemez” denildiği, maliklerince de bu çerçevede değerlendirilebileceği, yani maliklerin de dava konusu taşınmazda tasarrufta bulunup yatırım yapabilecekleri, dolayısıyla hissedarların parsel üzerindeki haklarının saklı kaldığı ifade edilmiştir.

Olayda, davacıların hissedar olduğu taşınmazın imar/parselasyon planıyla  Rekreasyon Alanı kullanımında kaldığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalılardan Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.12.2012 gün ve E:2012/71 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.