Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         1984/6 E.  ,  1984/9 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Hüküm uyuşmazlığının giderilmesini isteyen   : M.K. varisleri,

Vekili                                                                         : Av. O.D.

Karşı taraf                                                                : M.K.

Vekili                                                                        : Av. İ.B. 

            K O N U   : Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi tarafından verilip Yargıtay’ca onanarak kesinleşen 31-3-1952 günlü, Esas-1952/7, Karar-1952/l sayılı karar ile Danış­tay 8. Dairesi’nce verilen 26-11-1980 günlü, Esas-1979/1171, Karar-1980/3570 sayılı karar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getiriİmesinin olanaksız hale geldiği ileri sürülerek, oluşan hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemidir.

O L A Y          : A- Adli Yargı yerindeki dava ve safahatı:

a-) Kırşehir ili Merkez ilçeye bağlı Yenidoğanlı (Araplıcedit) köyünde 1950 yılında Malya Devlet Üretme Çiftliğine ait arazinin olay tarihinde yürür­lükte olan 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu uyarınca dağıtımı yapılmış ve köy halkından Ş. oğlu M.K.'ya 45 dönümlük arazi varlığı nazara alınarak kısmi norm üzerinden 5 pafta 25 ada ve 32 parselde 60 dönümlük arazi tahsis edilmiştir.

b-) Keza aynı köy halkından H. oğlu M.K.'ya da hiç arazisi olmadığından 1 pafta, 29 ada 13 parselde 90 dönümlük arazi tahsisi yapılmıştır.

c-) Daha sonra, dağıtım cetveline isim benzerliği nedeniyle, 90 dönümlük arazinin maliki olarak Ş. oğlu M.K., 60 dönümlük arazinin maliki ola­rak da baba adı yazılmadan M.K. yazılmış, tapuya tescil işlemi bu cetvele göre ya­pılmıştır. Böylece; M.K., evvelce hiç toprağı olmaması nedeniyle ihtiyaç cetveline göre 90 dönüm arazi için hak sahibi olarak görünmesi gerekirken, dağıtım cetveline göre hiç arazi almamış görünmüş, ancak 60 dönümlük araziyi kullanagelmiştir.

            d-) Kayıtlar üzerinde topraksız kalan, ancak 60 dönüm araziyi kullanagelen H. oğlu M.K., bir vesile ile kayıtlardaki bu tutarsızlığı ve yan­lışlığı görünce; Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı ve sonradan bu mahkemenin görevsizlik kararı üzerine Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi'nde 1950/7 esasında görülmesine devam olunan davada, adına tahsis edildiği halde, isim benzerliği nedeniyle M.K. adına tapuya tescil edilen 90 dönümlük arazi ile ilgili tapu kaydının tashihen kendi adına tescilini is­temiştir,      

             e-) Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi: 31-3-1952 gününde, Esas-1952/7, Karar-1952/1 sayı ile; 15-3-1952 günlü müzekkereye Toprak Komisyonu Başkanlığı’nca verilen 19-3-1952 günlü ve sonuç olarak " Ş. oğlu M.K.'ya 90 dönüm, H. oğlu M.K.'ya da 60 dönüm arazi verildiği ve bu yönden bir yanlışlık olmadığı," yolundaki cevabi yazıya dayanarak ve “davalının (M.K.) elinde bulunan 60 dönümlük yerin davacıya (M.K.), ihtilâflı yerinde (90 dönüm) davalıya (M.K.) ait bulunduğu kayden anlaşılmakla, davanın reddine, davalının elinde bulunan 60 dönümlük yer hakkında dava açmakta muhtariyetine” karar vermiştir.

f-) Anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesi; 23-5-1952 gününde, 1952/4245-1990 sayı ile; “dava 4753 sayılı kanun uyarınca tevzi edilen gayrimenkullere ait tapu kaydının düzeltilmesi istemine taallûk ettiğine, tapu kaydının tevzi cetveline uygun olduğu anlaşıldığına, cetvelin yanlışlığı usulen ispat edilemedi­ğine göre yerinde olmayan temyiz itirazının reddine ve hükmün onanmasına” karar vermiştir. Böylece; adli yargı yeri kararı kesinleşmiştir,,

B- İdari Yargı yerindeki dava ve safahatı:

a-) Adli Yargı yerindeki davası aleyhine sonuçlanan davacı H. oğlu M.K., arazi tahsisinde yapıldığını sandığı yanlışlığın idari yoldan düzeltilmesi için tahsisi yapan idari makamlara müteaddit başvurularda bulunmuş, son olarak vekili Av.O.D.'in, Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı'na yaptığı başvuru sonucu konu Bakanlıkça bir kontrolör aracılığıyla mahallinde incelettirilmiştir.

b-) Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü Kontrolörü tarafından bu inceleme sonucu düzenlenen 3-8-1978 günlü, 4 sayılı raporda; dağıtım cetvelinde ve dolayısıyle tapu kütüğünde hata yapıldığı, bunun dağıtım cetvelinin daktilo ile yazımı sı­rasında zuhule müstenit teknik bir hatadan ileri geldiği, Toprak Komisyonunca yeniden bir karar alınması gerektiği kanaatine varılarak bu yolda bir karar alınması için Toprak Komisyonunun görevlendirilmesinin uygun olacağı sonucuna varılmıştır.

c-) Rapor doğrultusunda işlem yapılması için bakanlıkça Kırşehir Valiliğine gerekli talimat verilmiş, bu talimat üzerine yeniden oluşturulan bir toprak komisyonu; 18-1-1979 gününde, 8 sayı ile; raporda belirlenen tesbitlere dayanarak dağıtılan arazilerin tapu kütüğüne tesciline esas olan ve Kırşehir Valisi E.Y.'un 28- 10-1950 tarihli OLURLARINI HAVİ cetvelin 13 sıra numarasında, bulunan pafta l, ada 29. parsel 13 ve 90 dönüm miktarındaki arazinin Ş. oğlu M.K.'ya cetvelin 46 sıra numarasmdaki pafta 5, ada 25, ve parsel 32 ve 60 dönümlük arazinin: de baba adı yazılmaya M.K. isimli kişi adına yazıldığı, buna göre, bu cetvelin yazımında idarenin hata yaptığı ve gerçek hak sahibi olduğu hâlde ve ihtiyaç cetvelinde de adına arazi ayrılma­sı gerektiği tesbit edilen M.K.'ya arazi verilmediği, bu duruma muttali olan M.K.'nın idareye 24-10-1951 tarihinde dilekçe ile müracaatta bulunduğu ve adı geçe­nin dilekçesine verilen cevabi yazıda da idare hatalı dağıtım cetvelini esas almak su­retiyle hatasında ısrar etmiş olduğu dosyasının tetkikinden anlaşılmıştır. Buna göre müddeti içerisinde itiraz etmiş bulunan M.K.’nın “iktisabi zaman aşımımda” kesmiş olduğu kanaatine varılmıştır.

Yukarıda (a) maddesindeki hususlar dikkate alınarak dağıtım cetveli­nin 13 sıra numarasında bulunan pafta l, ada 29 ve 13 numaralı 90 dönümlük yerin yanlış­lıkla tapu kütüğünde adına tescil edilmiş olan Ş. oğlu M.K.'dan rızaen veya hükmen hazine adına alınmasına, ayrıca yine yanlışlıkla eksik ve başkasına ait olan pafta 5 ada 25 ve 32 parselin de rızaen veya hükmen hazine adına geri alınmasına ve bu işlemle­rin tamamlanmasından sonra bahis konusu köydeki uygulamanın ilk yapıldığı tesbitler esas alınarak ve adı geçenlerin hak sahiplikleri devam ettiği anlaşıldığında pafta 1, ada 29 parsel 13 ve 90 dönümlük yerin H. oğlu M.K.'ya, pafta 5, ada 25, parsel 32 ve 60 dönüm miktarındaki yerin de Ş. oğlu M.K.'ya verilmek üzere muamele yapılmasına ve iş bu kararımızın birer suretinin Genel Müdürlük emri uyarınca tarafla­ra tebliğine..,karar vermiş ve karar 20-1-1979 gününde valilikçe onanmıştır.

d-) Ancak Kırşehir Toprak Komisyonunun Valilik oluruna iktiran edip kesinle­şen bu kararının iptali istemiyle Ş. oğlu M.K. Danıştay 3. Dairesi’ne iptal da­vası açmıştır.

e-) Danıştay 8.Dairesi: 26.11.1980 gününde, Esas-1979/1171, Karar-1980/3570 sayı ile; kontrolör raporu ile evvelce yapılan yanlışlığın ortaya konması üzerine, bakanlıkça gönderilen talimat uyarınca Kırşehir Toprak Komisyonunun iptal istemine konu 18-1-1979 günlü, 8 sayılı kararıyla önce; anlaşmazlık konusu her iki parselin de hazine adına geri alınmasına, sonra da 90 dönümlük 13 parselin gerçek hak sahibi M.K.'ya 60 dönüm­lük 32 sayılı parselin davacıya verilmesine karar alındığı anlaşılmakla, anılan kararda hukuka aykırı bir yön bulunmadığindan ve olayda kazanılmış haktan sözedilemiyeceği gibi, hukuka açıkça aykırı idari işlemlerin idarece geri alınmasına ilişkin dava konusu karar­da idare hukuku ilkelerine aykırılıkta bulunmamakla, dayanaktan yoksun olan davanın red­dine karar verilmiş, bu karar aleyhine davacı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmamıştır.

           C-Hüküm uyuşmazlığının oluştuğunun anlaşıldığı ve bunun giderilmesi gerektiği­nin ileri sürüldüğü safha:

a-) Bu arada Kırşehir ili Merkez ilçeye bağlı Yenidoğanlı (Araplıcedit) köyünde 1977 yılında tapulama çalışmalarına başlanmış ve 294 parsel numarası olan ve ölçümlemede92.200 m2gelen eski 13 persel sayılı arazi, eski tapu kaydına dayanılarak M.K. adına tesbit olunmuştur.

b-) Anılan tesbite M.K.'nm itirazı,Tapulama Komisyonunca reddedilmiş, bunun üzerine M.K. mirasçıları tarafından tapulama tesbitinin iptali ve anılan taşınmazın adlarına tescili istemiyle Kırşehir Tapulama Mahkemesi'ne 28-5-1980 günlü dilekçe ile dava açılmıştır.

c-) Kırşehir Tapulama Mahkemesi: 11-11-1982 gününde, 1980/32, 1982/254 sayı ile; ve "toprak dağıtımı idari bir işlem olduğuna,yapılan yanlışlığın düzeltilmesi için dava konusu tarlanın hazine adına geri alınmasına karar verildiğine ve bu kararın hukuka aykırı bir yönünün olmadığının Danıştay 8. Dairesi'nce kesin karara bağlanmasına göre, dava konusu parselin dayanağı tapu kaydının malik sütunu gerçek maliki göstermemektedir. Yani tescilin dayanağı olan karar geri alınmakla tapu kaydı şekli bir hüviyete bürünmüştür. Gerçi toprak mahkemesi daha önce davacı tarafından vaki olan bu talebi reddetmiş ise de, uyuşmazlık o safhada zaten idari işlemin idari mercilerce iptaline konu olabilen bir niteliğe sahiptir.

Bu nedenle, idarenin ve Danıştay'ın kararı esas alınmak suretiyle asıl tahsis edilen davacı mirasçıları adına tescil kararı verilmelidir." gerekçesiyle davanın kabulü­ne ve dava konusu parselin (eski 13, yeni 294) davacılar adına tesciline karar vermiştir.

d-) Anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi; 13-9-1983 günün­de, 1983/4614-12834 sayı ile; " Adli ve İdari Yargı mercileri tarafından verilmiş ve ke­sinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin tarafları aynı olan ve birbiri ile çelişen iki hükmün mevcut olduğu kuşkusuzdur.Mahkemenin çelişkili iki hüküm yönünden mevcut uyuşmaz­lığın giderilmesini ön mesele yapıp 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş ve iş­leyişi hakkındaki kanunun 2592 sayılı kanunla değişik 24.maddesi uyarınca ilgili merciie bu yönden gerekli başvuru yapılmak üzere davacıya önel verilmesi gerekirken yazılı şekil­de karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA" karar vermiştir.

e-) Kırşehir Tapulama Mahkemesi: 21-2-1984 gününde bozma ilâmına uyarak; da­vacıya 2247 sayılı yasa'nm değişik 24„maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gerekli başvuruda bulunmak üzere mehil verilmesine karar vermiştir.

f-) Davacılar vekili; 1-3-1984 kayıt tarihli dilekçe ile; adli ve idari yargı yerlerince verilen kararlar nedeniyle hüküm uyuşmazlığı oluştuğunu, bu uyuşmazlığın çözü­mü ile; 294 parsel sayılı taşınmazın M.K. adına yapılan tesbitinin iptaline ve M.K. varisleri adına hisseleri oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

g-) Karşı tarafa tebliğ olunan bu dilekçeye, süresi içinde karşı tarafça cevap verilmemiş, Danıştay ve Yargıtay Başsavcılıklarından yazılı düşünceleri alınarak dosya tekenmül ettirilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE ;Türk Ulusu adına Yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; Servet Tüzün'ün Başkanlığı'nda, Çetin Aşçıoğlu, Gönen Eriş, Erol Çırakman, Uzdem Akyüz, Mustafa Şahin ve Hikmet Burat’ın katılmaları ile yaptığı, 18-6-1984 günlü toplantıda, geçici raportör Danıştay Tetkik Hakimi M.İlhan Dinç'in raporu ile Da­nıştay ve Yargıtay Başsavcılıklarının olayda hüküm uyuşmazlığının oluştuğu ve bu uyuşmazlığın Danıştay 8.Dairesi kararı doğrultusunda çözülmesi gerektiği yolundaki yazılı düşünceleri ve dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay C. Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Durmuş Ganioğlu ile, Danıştay Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Mustafa Bumin’in aynı doğrultudaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra ğereği görüşülüp düşünüldü:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 2592 sayılı kanunla değişik 24. maddesinin l. fıkrasında; adli, idari ve askeri yargı merciilerinden en az ikisi tarafmdan, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan kararlar arası daki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Hüküm uyuşmazlığına konu edilen Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi'nin 31-3-1952 günlü ve 1952/7 ve 1952/l sayılı kararı, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu uyarınca adına tahsis edilen arazinin, isim benzerliği nedeniyle M.K. adına tescil edildiği iddiasıyla M.K. tarafından tapu kaydının tashih edilerek, arazinin kendi adına tescili istemiyle açılan davanın, tescil işleminin valilikçe onanan dağıtım cetve­line uygun olduğunun anlaşıldığı, cetvelin yanlışlığının da usulen ispat edilemediği ge­rekçesiyle reddine ilişkindir. Danıştay 8.Dairesi'nin 26-11-1980 günlü ve Esas-1979/1171, Karar-1980/3570 sayılı kararı ile, idarece yaptırılan inceleme sonunda toprak dağıtım cet­velinin yazımında hata yapıldığı ve ihtiyaç cetvelinde arazi verilmesi öngörülen M.K.'ya verilmesi gereken 90 dönümlük arazinin M.K. adına tahsis ve tapuya tescil edildiğinin tesbiti üzerine, Kırşehir Valiliğince oluşturulan Toprak Komisyonunun, bu tesbite dayanarak, söz konusu arazinin M.K.'dan rızaen veya hükmen Hazine adına geri alınmasına ve bu işlemin tamamlanmasından sonra ilk tesbitler esas alınarak M.K.' ya verilmek üzere işlem yapılmasına dair 18-1-1979 günlü ve 8 sayılı kararının iptali dileğiyle M.K. tarafından açılan davanın reddine ilişkin bulunmaktadır.

Toprak Mahkemesi kararı, tapu kaydının tashihi isteminin reddine, Danıştay kararı ile idarenin hatalı tahsis işleminin düzeltilmesini sağlamak üzere tesis ettiği idare işlemin iptali isteminin reddine dairdir. Mahkeme kararının konusunu üzerinde hak iddia edilen gayrimenkul teşkil etmekte olup, idari nitelikte bir uyuşmazlığın sonuçlandırılması söz konusu değildir. Danıştay kararı ise, söz konusu gayrimenkul için idarece yapılması öngörülen işlemler hakkında tesis edilmiştir ve bu kararın M.K.’nın Toprak Mahkemesi’ndeki davada talep ettiği sonucu sağlayan bir yönü yoktur. Danıştay kararı, tapuda M.K.'nın talebine uygun bir tashih ve tescil işlemi yapılmasına imkân vermemektedir. Esasen kararın hükmü de bu değildir. Danıştay kararı, gayrimenkulün rızaen ya da mahkemeden alınacak hükümle, hazine adına tescilini ve sonra da M.K. adına tahsisini öngören idari işlemin hukuka uygunluğunun tesbitinden ibaret bulunduğuna göre, bu kararın Kırşehir Gezi­ci Toprak Mahkemesi kararıyla aynı konuya ve sebebe ilişkin olduğu kabul edilemez.

Konusu ve sebebi aynı olmayan bu kararlar arasında çelişki de bulunmamaktadır. Tapu kaydının toprak dağıtım cetveline uygun olduğunun anlaşıldığı ve cetvelin yanlışlığının usulen ispat edilemediği gerekçesine dayanan mahkeme kararı ile, toprak dağıtım cetvelinin dolayısıyle tapu kaydının idarece düzeltilmek istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı yolundaki Danıştay kararı arasında çelişkiden söz edilemez. Ayrıca bu karar­ların hakkın yerine getirilmesini olanaksız kıldığı da söylenemez. Tapudaki bir işleme esas alınamayacağına göre, Danıştay kararının Toprak Mahkemesi kararıyla tesbit edilen hakkın yerine getirilmesini engelleyen bir niteliği yoktur. Toprak Mahkemesi'nin kararı da, idarenin tapu kaydının sebebini teşkil eden işlemini düzeltmesine engel değildir.

Bu nedenlerle, hüküm uyuşmazlığı için kanunda öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden başvurunun reddine karar verilmelidir. 

S O N U Ç: Kırşehir  Gezici  Toprak  Mahkemesi'nin  31-3-1952 günlü ve Esas-1952/7,

Karar-1952/l sayılı kararı ile Danıştay 8. Dairesi'nin 26-11-1980 günlü, Esas-1979/1171, Karar-1980/3570 sayılı kararı arasında, 2247 sayılı kanunun 2592 sayılı kanun­la değişik 24. maddesinde hüküm uyuşmazlığının varlığı için öngörülen koşulların tümü gerçekleşmediğin-den başvurunun reddine, 18-6-1984 gününde Başkan Servet Tüzün ve Üye Uzdem Akyüz'ün karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi. 

KARŞIOY YAZISI 

Konuya ilişkin tüm dosyaların incelenmesinden; Kırşehir Malya Devlet Üretme Çiftliği'ne ait bir kısım arazinin, 1950 yılmda 4753 sayılı Kanun Hükümlerine göre muhtaç çiftçilere dağıtımı sırasında M.K.'ya 60 dönüm, M.K.'ya 90 dönüm arazi tahsis edi­lerek adlarına tapuya tescil edildiği, ancak M.K.'nın; isim benzerliği yüzünden kendisine tahsis edilen 90 dönüm arazinin yanlışlıkla M.K. adına tescil edildiğini ileri sü­rerek Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi'ne açtığı tashihen tescil davasının reddedilip, hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, daha sonra M.K.’nın yaptığı idari başvurular nazara alınarak Kırşehir Toprak Komisyonu’nun 18.1.1979 günlü, 8 sayılı kararıyla sonuçta 90 dönümlük arazinin M.K.'dan alınarak M.K.'ya, 60 dönümlük arazinin de M.K.'ya, tahsis edildiği, bu kararın iptali istemiyle açılan davanın Danıştay 8. Dairesinde reddedildiği, böylece Adlî ve İdarî Yargı yerlerinin çelişen iki hükmü mevcut olduğunun; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 13.9.1983 günlü ve tapulama tesbitine itiraz sonucu açılan dava üzerine ittihaz olunup Tapulama Mahkemesi kararının temyizi sonucu verilen bozma kararında açıklanması üzerine M.K. vekili tarafından, anılan kararlar arasındaki hüküm uyuşmazlığının giderilmesinin istendiği anlaşılmıştır.

Bu durum karşısında ve yapılan genel açıklamanın ışığı altında öncelikle anı­lan kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla 2247 sayılı Yasa'nın değişik 24. maddesinde; hüküm uyuşmazlığı için öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, şayet anılan koşullar gerçekleşmiş ise hüküm uyuşmazlığı oluştuğu kabul edilmelidir.

2247 sayılı Yasa'nın 2592 sayılı Yasa ile değişik 24. maddesine göre; hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edilebilmesi için adlî, İdarî veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş birbiriyle çelişen kararların bulunması, bu kararların aynı konuya ve sebebe ilişkin ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olması, ayrıca taraflardan en az birinin aynı bulunması gerekmektedir.

Olayda: Adlî Yargı yeri olan Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi'nin görevle ilgili olmaksızın verdiği kesinleşen 31.3.952 günlü, 1952/7-1 sayılı kararı ile İdari Yargı yeri olan Danıştay 8. Dairesi'nin görevle ilgili olmaksızın verdiği, kesin olan 26.11.1980 günlü, 1979/1171, 1980/3570 sayılı kararı olmak üzere iki ayrı karar mevcuttur. Bu kararlardan ilki sonuç olarak 90 dönümlük taşınmazın M.K.'ya ait olcuğuna, ikincisi; 90 dönümlük taşınmazın M.K.'ya tahsisine ilişkin Toprak Komisyonu kararının mevzuata uygun bulunduğuna, sonuçta M.K.'ya aidiyetine ilişkin olup, bu duruma göre, kararlar ara­sında çelişki de açıktır.

Öte yandan; kararlar aynı konu ve sebebe ilişkin ve taraflardan en az biri aynıdır. Adli Yargı yeri kararının konusu ve sebebi 90 dönüm yerin gerçek hak sahibinin kim olması gerektiğini ortaya koyacak tashihen tescil, idari yargı yerindeki davanın ko­nu ve sebebi de aynı yerlerle ilgili olarak idarece tesis olunan işlem sonucu bu yerlerde kimin hak sahibi olduğunu belirlemeye ve işlemin mevzuata uygun olup olmadığını tesbite yönelik iptal davasıdır. Kırşehir Gezici Toprak Mahkemesi'nde davalı M.K. Danıştay 8.Dairesi'nde davacı durumunda olmakla, taraflardan en az biri de aynı olmakta­dır

Keza, kararlar arasındaki yukarıda belirtilen açık çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız hale gelmiştir.

Zira; Gezici Toprak Mahkemesi kararına göre, 90 dönümlük arazi M.K.'ya aittir. 60 dönümlük yer M.K.'ya ait olup, kayden M.K. üzerinde görüldü­ğünden bu konuda dava açmakta muhtardır. Danıştay 8. Dairesi kararına göre de usul ve mevzuata uygun bulunan Toprak Komisyonu'nun 18-1-1979 günlü, 8 sayılı kararında belirtildiği üzere 90 dönüm arazi M.K.'nın, 60 dönüm arazi ise, M.K.'nındır. İdari Yargı yerinde usul ve mevzuata uygun bulunan Toprak Komisyonu'nun ve sonuçta İda­ri Yargı yerinin kararı, Adli Yargı yerinin kesinleşen kararı karşısında da yerine getirilememektedir. Çünkü Adli Yargı yeri kararı kesin hüküm teşkil etmiş olup, doğru veya yanlış bir hukuki gerçeği ifade etmektedir. Tekrar tartışılması veya kaldırılması mümkün değildir. Keza, Adli Yargı yeri kararının da İdari Yargı yeri kararı olduğu sürece, yeri­ne getirilmesi imkânsızdır.

O halde, şu an için 90 ve 60 dönümlük yerlerin kim adına tescil edilmesi ge­rektiği muallâkta, bu yüzden de bu yerlere gerçek hak sahibi olanların haklarının yerine getirilmesi olanaksız bulunmaktadır.

Sonuç olarak, hüküm uyuşmazlığının oluşması için 2247 sayılı Yasa'nın deği­şik 24. maddesindeki tüm koşullar gerçekleştiğinden Adli, İdari Yargı yerleri kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmaktadır. Bu itibarla, anılan kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı, zira 2247 sayılı Yasa'nın 2592 sayılı yasa ile değişik 24. maddesindeki koşulların gerçekleşmediği ve başvurunun reddi gerektiği yolundaki çoğunluk kararına karşıyız. 

Başkan                                                             Üye

    Servet TÜZÜN                                             Uzdem AKYÜZ