T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 605

            KARAR NO  : 2016 / 641

            KARAR TR   : 26.12.2016

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

            Davacı             : L. Sigorta A.Ş

Vekili              : Av. G.D.   

Davalı             : Antalya Büyükşehir Belediyesi

Vekili              : Av. A.G. M.  (Adli Yargıda)

                          Av. B. Ş.  (İdari Yargıda)    

 

             

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 07 ALY 32 plakalı aracın kasko sigortacısı olduğunu, sigortalı aracın 06/09/2011 tarihinde Antalya Falez kavşağında 07 VG 7919 plakalı araçla kaza yaptığını, her iki koldan kavşağa girişte bulunan trafik lambalarının yeşil ışıkta yandığını, iki sürücünün de kusurunun bulunmadığını, trafik lambalarının bakım ve onarımından sorumlu kurum ve kuruluşun asli kusurlu olduğunun trafik polisleri tarafından tutulan zabıtta tespit edildiğini, 22/09/2011 tarihinde sigortalıya 3.342,00 TL onarım bedeli ödendiğini, kazanın oluşumunda % 100 kusuru bulunan bakım ve onarımdan sorumlu Antalya Büyükşehir Belediyesine rücuan tazminat talebiyle başvurduğunu, verilen olumsuz yanıt üzerine 3,342,00 TL nin 22.09.2011 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi:25.04.2014 gün ve E:2014/27 K:2014/239 sayılı kararı ile “Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 20/03/2014 tarihli rapor da dikkate alındığında, zararın tamamından davalı tarafın sorumlu olduğu, davacının zararının giderildiğine dair belge ibraz edilmediği, 07/10/2011 tarihli dekont sureti göz önünde tutularak 07/10/2011 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle…” davanın kabulüne karar vermiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 18.09.2014 gün ve E:2014/14913 K:2014/11976 sayılı kararında; “…Dava, sinyalizasyon sistemindeki arıza nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucu davacıya kaskolu araçta oluşan hasar bedelinin davalı belediyeden rücuan tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf davalı belediyenin sinyalizasyon sistemindeki arızayı gidermediğini, bakım ve onarımını yapmadığını belirterek işbu davayı açmıştır. Anılan görevin hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. Bir kamu kuruluşu tarafından kamu yasaları uyarınca tesis yapma, yapılmış tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yine kamu yasalarından kaynaklanan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki ve gerekse kullanılması ve muhafazasındaki kusurlardan doğan zararlar idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan, zararın ödetilmesi istekleri, 11.2.1959 gün 17/75 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 2.bendi uyarınca tam yargı davasının konusunu oluşturur. Kaldı ki davalı vekili yargı yolu itirazında bulunmuştur.

Bu durumda mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.

Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.02.2015 gün ve E:2015/10 K:2015/64 sayılı kararı ile Yargıtay bozma ilamına uyarak, idari yargı görev alanına girdiğinden reddine karar vermiş, verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez 27/05/2015 havale tarihli dilekçeyle idari yargı yerinde dava açmış, davalı vekili 13/07/2015 tarihli dilekçe ile de görev itirazında bulunmuştur.

Antalya 1. İdare Mahkemesi:24.03.2016 gün ve E:2015/788, K:2016/296 sayılı kararı ile “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3. maddesinde, dilekçelerin a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları, yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 15/1-a maddesinde ise, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile Diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yollan trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü getirilmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110.maddesi uyarınca adli yargı görevli olduğundan davanın görev yönünden reddi gerekmektedir.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 06.12.2012 tarih ve E:2012/3, K:2012/29 sayılı kararı da bu yöndedir…” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiş, taraflarca itiraz edilmeyen karar 12/05/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı şirket vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’ nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ve Raportör-Hâkim Sinem USTA’nın sözlü açıklamaları ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’ nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, kaza tespit tutanağıyla %100 kusurlu olduğu saptanan davalı idarece zararının giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuan tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı, 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyada bulunan 6.9.2011 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağının incelenmesinden; 6.9.2011 günü saat 13.30 sıralarında, sürücü A.Ö’ nün sevk ve idaresindeki 34 VG 7939 plakalı aracı ile Falez kavşağına giriş yaptığı sırada, aracın seyrine göre sağından gelerek aynı kavşağa giren T.G yönetimindeki 07 ALY 32 plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, her iki taraftan kavşağa girişte bulunan trafik lambalarının yeşil ışıkta bulunduğu ve sürücülerin ikisinin de yeşil ışıkta geçtiği tespit edilmekle, sürücülerin kural ihlali yapmadıkları, trafik lambalarının bakım ve onarımından sorumlu kurum veya kuruluşun asli kusurlu olduğu belirtilmiş, davacı şirket tarafından, olayın meydana gelişinde davalının % 100 kusurunun tespit edildiğinden bahisle, sigortalıya yapılan ödemenin tamamının davalı idarece giderilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

 

 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/02/2015 tarih ve E:2015/10, K:2015/64 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/02/2015 tarih ve E:2015/10, K:2015/64 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2016  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

                                                          

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                      KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.26.12.2016

 

                                                                

 

 

 

 

 

 

ÜYE

Süleyman Hilmi AYDIN