T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 836

         KARAR NO : 2018 / 823

         KARAR TR : 24.12.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

K  A  R  A  R

 

Davacı  : G.S.

Vekili     : Av. T.E.

Davalı   : Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 Vekili    : Av. O.K.

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin sahibi olduğu 10 ET... plakalı minibüsünü sevk ve idare eden O.İ.’nin 11.02.1012 günü saat 09.00 sularında Kuvayi Milliye Mahallesi Cihat Bilgehan Caddesi üzerinde seyir halinde iken yol üzerinde bulunan rögar kapağının bir ucunun yukarı doğru açılı bir şekilde kalkık vaziyette durması sonucunda kullandığı aracın alt kısmının, açık olan rögar kapağına çarptığını, bu çarpma sonucunda aracın altındaki dingil ve diğer ekipmanların koptuğunu, kontrolden çıkan aracın yolun sağ tarafında bulunan telefon direği ve çöp tenekesine çarptıktan sonra yolun kenarında bulunan kaldırım üstündeki araca çarparak durduğunu; yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen ekspertiz raporu ile zararın 5.074,24 TL olduğunun belirlendiğini; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında kazaya neden olan rögar kapağının bakım ve onarımından Balıkesir Belediye Başkanlığının sorumlu olması nedeniyle ve bu görevini zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirmemesi nedeniyle bir hizmet kusuru bulunduğunu;  hasarın ödenmesi için davalı idareye yazılı başvuruda bulunmuş olmalarına rağmen davalı idarenin zararı karşılamadığını ifade ederek; davalı idarenin olayın olduğu  tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte 5.074,24 TL tazminata mahkum edilmesi istemiyle 8.4.2014  tarihinde  idari yargı yerinde dava açmıştır.

Balıkesir İdare Mahkemesi, 11/04/2014 gün ve E:2014/504, K2014/466 sayı ile, davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiş, itiraz yoluna başvurulması üzerine Bursa Bölge İdare Mahkemesi;  10.7.2014 gün ve E: 2014/2669, K:2014/2486 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca adli yargı yerinde görülmesi gereken mevcut uyuşmazlıkta, 2577 sayılı Yasanın 14/3-a ve 15/1-a bentleri uyarınca öncelikle "görev ret" kararı verilmesi gerekirken, uyuşmazlığı görevinde görmek suretiyle verilen itiraza konu "süre ret" kararında isabet görülmediği gerekçesiyle; itirazın kabulü ile Balıkesir İdare Mahkemesi tek hakimince verilen 11/04/2014 gün ve E:2014/504, K:2014/466 sayılı kararın BOZULMASINA, 2577 sayılı Yasanın (6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki şekliyle) 45.maddesinin 4.fıkrasında yer alan ek cümle hükmü uyarınca görev hususunda karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 22.10.2014 gün ve E: 2014/1373, K:2014/1424 sayı ile, bozma kararına uyduktan sonra; “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği hükme bağlanmıştır.

Benzer bir uyuşmazlıkta, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin anılan hükmünün iptali istemiyle yapılan başvuruyu Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddeden, Anayasa Mahkemesinin 8/12/2011 tarih ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı kararında; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir, itiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir." yolundaki gerekçesi de dikkate alındığında, anılan yasada yer alan görev kuralının idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan davaları da kapsadığının kabulü zorunludur.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 08/04/2013 tarih ve E:2013/339, K2013/524 sayılı kararı ile de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi çerçevesinde "Sigortalı araç için araç sahibine ödemede bulunan sigorta şirketince, zararın giderilmesi istemiyle idare aleyhine açılan davanın, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği" yolunda karar verilmiştir.

Bu durumda, davanın görüm ve çözümünde, yukarıda hükümlerine yer verilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi uyarınca adli yargı görevli bulunmaktadır

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görevsizlik nedeniyle reddine(…)” karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

Dava BASKİ Genel Müdürlüğüne de ihbar edilmiştir.

Balıkesir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 8.4.2016 gün ve E: 2014/491, K:2016/428 sayı ile, “(…) Davacı taraf dava dilekçesi içeriği itibari ile yol üzerinde bulunan rögar kapağının bir ucunun kalkık vaziyette durması sonucu davacı aracının kapağa çarptığı iddiasıyla hizmet kusuruna dayalı olarak eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise kazanın meydana geldiği yolun yapım, bakım, onarım ağında yer alan kazaya neden olduğu belirtilen rögar kapağının Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (BASKÎ) görev ve sorumluluk alanında kaldığını, dolayısıyla kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini iddia etmiştir. BASKİ'ye davalı tarafın talebi doğrultusunda ihbar dilekçesi tebliğ edilmiş ancak müdahale talebinde bulunulmamıştır.

31/03/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2014/6072 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Büyükşehir Belediyesi'nin Su ve Kanalizasyon hizmetlerini yürütmek bu maksatla gereken her türlü tesisi kurmak kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Dolayısıyla dava tarihi itibari ile rögar kapaklarının bakım ve onarımları konusunda BASKÎ sorumludur.

BASKÎ 2560 sayılı kanuna tabi kuruluş haline gelmiştir. Aynı yasanın 2/d maddesinde su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak şeklindeki görev ve yetkileri belirtmiştir. Yukarıda açıklanan yasa gereği, rögar kapağının meydana getirdiği zarardan BASKÎ'nin sorumlu olup davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin taraf ehliyeti bulunmadığı, (Emsal Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2015/10787E.-10652K. Sayılı ilamı) olayda sorumluluk Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'ne ait olmakla davanın husumet yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davacının davasının husumet nedeniyle reddine(…)” karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine  Yargıtay 17.Hukuk Dairesi,  7.3.2018 gün ve E:2017/1024, K:2018/1647 sayı ile, “(…)Kamu hizmeti görmekle, yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. İHGK.4.11.2U1S Tarih 2015/17-86 E-2364 K ve 5 adet emsal dosya)

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (resen) dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

(…)

Bu durumda mahkemece görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.(…)” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

BALIKESİR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.11.2018 gün ve E: 2018/641 sayı ile, “(…)Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği;

Somut olayda davacı vekili tarafından, davalı Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na hizmet kusuru nedeniyle husumet yöneltildiği; dava dilekçesinde davacının kullandığı aracın rögar kapağının bir ucunun yukarı doğru açılı bir şekilde durması sonucunda aracın alt kısmının açık olan rögar kapağına çarpması sonucu kazanın meydana geldiğinin iddia edildiği; kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerin, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi bulunmadıkları; kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerektiği (HGK.4.11.2015 Tarih 2015/17-86 E-2364 K ve 5 adet emsal dosya); görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması gerektiği; bu nedenle mahkememizce, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği; ancak dosya arasına alınan Balıkesir İdare Mahkemesi'nin 2014/1373 Esas - 2013/1424 Karar sayılı ilam örneğinde davanın daha önce idari yargıda açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği; söz konusun kararın da 04.12.2014 tarihinde kesinleştiği;

Bu haliyle 2247 sayılı Kanun 19/1 gereğince işbu dava dosyası yönünden yargılamanın durdurulmasına ve dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği hukuki kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-Yargılamanın 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun md.19/1 uyarınca DURDURULMASINA,

2-HMK md.114/1-b ve 115/2 uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle yargı yolu uyuşmazlığının çözümü amacı ile dosyanın kül halinde Uyuşmazlık Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3- Uyuşmazlık Mahkemesi merci tayini kararının sonucunun BEKLENİLMESİNE…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın  davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; 11/02/2012 tarihinde davacının sahibi olduğu 10 ET... plakalı aracın, sürücüsünün sevk ve idaresinde Kuvayi Milliye Mahallesi Cihat Bilgehan Caddesi üzerinde seyir halinde iken rögar kapağının açık olması sebebiyle, aracın alt kısmının rögar kapağına çarpması sonucunda aracın altındaki dingil ve diğer ekipmanların koptuğu, kontrolden çıkan aracın telefon direği, çöp tenekesi ve kaldırım üzerinde duran bir başka araca çarptıktan sonra durabildiği, olayla ilgili tutanak tutulduğu,  ekspertiz raporunun hazırlandığı, davacı tarafından, 05/02/2014 tarihinde rögar kapağının açık olması ve çalışmalarını gereği gibi ve zamanında yapmadığından  dolayı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilerek; 5.074,24.-TL'nin ödenmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun zımnen reddi üzerine 5.074,24.-TL'nin tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Balıkesir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2018 gün ve E:2018/641 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2018 gün ve E:2018/641 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ