T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS   NO : 2020/592

            KARAR NO : 2020/706

            KARAR TR: 23.11.2020

         

ÖZET : Davalı kurumda kapsam dışı personel olarak görev yapmakta iken anılan kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka bir kuruma geçen davacının, davalı kurum bünyesinde görev yaptığı dönemde uğradığını iddia ettiği haksız fiillerden dolayı açmış olduğu davaların idari yargı yerinde lehine sonuçlandığı nedenleri ile maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                              KARAR                                   

                       

            Davacı     : H.S.

Davalı      : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili       : Av. Ç.B.Ö.

          

O L A Y : Davacıdava dilekçesinde özetle, Türk Telekominikasyon A.Ş Canik Telekom Müdürlüğü bünyesinde kapsam dışı personel olarak görev yaparken anılan kurumun 14/11/2005 tarihinde özelleştirilmesi nedeniyle başka bir kuruma geçen davacının, önceki görev yerinde kendisine haksız itham ve haksız fiillerde bulunmak suretiyle uygulandığını iddia ettiği mobbing sonucu idari yargı yerlerinde açmış olduğu davaların lehine sonuçlanması nedeniyle 1.000,00-TL maddi ve 500,00-TL manevi olmak üzere toplam 1.500,00-TL tazminatın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

Samsun 2. İdare Mahkemesi: 29.4.2016 gün ve E:2016/611, K:2016/641 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl" içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği düzenlemelerine yer verilmiş olup, bakılmakta olan davada davacı tarafından zararın dayanağı olarak gösterilen haksız itham veya haksız fiilden, diğer bir ifade ile idari eylemden kaynaklandığı iddia olunan zararın tazmini için eski kurumunda görev yaptığı ve mobbingin devam ettiği dönemde 13. madde kapsamındaki prosedür işletilerek dava açılması gerekirken bu yola başvurulmadığının görüldüğü; davacının en geç eski kurumundan ayrıldığı tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde öngörülen süreci işleterek dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 19/04/2016 tarihinde kayda giren dilekçe ile açılan iş bu davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı istinaf isteminde bulunmuştur.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 6.7.2017 gün ve E:2017/919, K:2017/812 sayı ile, işbu davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğu ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle, itiraz isteminin kabulü ile, mahkeme kararının bozulmasına, dosyanın Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş,bu karara karşı davacı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 31.10.2017 gün ve E:2017/1334, K:2017/1129 sayı ile, Danıştay Dava Daireleri ile İdari ve Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile Bölge İdare Mahkemesinin itiraz üzerine verdikleri kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmesi karar tarihinde yürürlükte bulunan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı nedenlerin varlığı halinde mümkün olup, bu maddede sayılan nedenlerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteminin reddine karar vermiştir.

SAMSUN 2. İDARE MAHKEMESİ: 26.12.2017 gün ve E:2017/1896, K:2017/2201 sayı ile, bozmaya uyarak, işbu davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğu ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Kanunun 14. ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Samsun 1. İş Mahkemesi : 20.11.2018 gün ve E:2018/31, K:2018/956 sayı ile, mahkemece, davacının kendisine yönelik olarak yapıldığını iddia ettiği haksız eylemlerin ilgili kurumun özelleştirilmesinden önce gerçekleştiği ve bu sebeple davalı kurum ve davacı arasında iş sözleşmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığı zira davalının kamu kurumu olduğu kanaati ile Samsun 2. İdare Mahkemesi ile mahkemeleri arasında yargı yeri uyuşmazlığı bulunduğu anlaşıldığından, Yargı yolu yönünden davanın usulden reddi ile,İdare Mahkemesi ile Mahkemeleri arasında yargı yeri uyuşmazlığı olduğundan karar kesinleştiğinde görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karara karşı davacı istinaf isteminde bulunmuştur.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi: 30.5.2019 gün ve E:2019/686, K:2019/1348 sayı ile, mahkemece; eldeki uyuşmazlık yönünden idari yargı yolunun görevli olduğu kanaati de bulunduğundan derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne göndermesi, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin kararında davacının bu yönleri amaçlayan istinaf itirazları kabulü ile 6100 Sayılı H.M.K'nun 353/1-a-6 maddesi gereğince esası incelemeden kaldırılmasına; mahkemesine iade edilmesine karar vermiştir.

SAMSUN 1. İŞ MAHKEMESİ : 8.9.2020 gün ve E:2019/561 sayı ile, bozmaya uyarak, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;İş Mahkemesince, adli yargı dosyası ile birlikte idari yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı kurumda kapsam dışı personel olarak görev yapmakta iken anılan kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka bir kuruma geçen davacının, davalı kurum bünyesinde görev yaptığı dönemde uğradığını iddia ettiği haksız fiillerden dolayı açmış olduğu davaların idari yargı yerinde lehine sonuçlandığı nedenleri ile maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının önceki görev yerinde kendisine haksız itham ve haksız fiillerde bulunmak suretiyle uygulandığını iddia ettiği mobbing nedeniyle maddi ve manevi tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

 

Buna göre, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan sözetmek olanaksız olduğundan;uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Samsun 1. İş Mahkemesinin 8.9.2020 gün ve E:2019/561 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 1. İş Mahkemesinin 8.9.2020 gün ve E:2019/561 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.11.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Burhan                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    ÜSTÜN                        BOZER                       AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

Dava; davalı kurumda kapsam dışı personel olarak görev yapmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka bir kuruma geçen davacının, davalı kurum bünyesinde görev yaptığı dönemde uğradığını iddia ettiği haksız fiillerden dolayı açmış olduğu davaların idari yargı yerinde lehine sonuçlandığından bahisle maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Davacının kendisine yönelik olarak yapıldığını iddia ettiği haksız eylemlerin kurumunun özelleştirilmesinden önce gerçekleştiği, davalı kurum ile davacı arasında iş sözleşmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir.

Türk Telekomünikasyon A.Ş. 14/11/2005 tarihinde hisse satış sözleşmesi ile satılmıştır. Olayda davacı hisse devri tarihinde davalı kurumda çalışmaktadır.

Davalı kurumu satın alan şirketin imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmeti yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle diğer özel hukuk tüzel kişilerden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı kanun hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personel ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında görev yaptığı dönemde uğradığını iddia ettiği haksız fiillerden dolayı açmış olduğu davaların idari yargı yerinde lehine sonuçlanması sonucunda uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir dava niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında, idari yargı yerinde açılan davalar nedeniyle istenilen tazminat isteminden kaynaklı uyuşmazlığın idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

 

                        

                                                      ÜYE

                                                            Ahmet ARSLAN