Hukuk Bölümü         2010/50 E.  ,  2010/132 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : D.U.

            Davalı            : Sivas Valiliği(Emniyet Müdürlüğü)  

            O L A Y : Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı Sivas Kabahatler Bürosu’nun 15.10.2009 gün ve 2009/703 sayılı idari yaptırım kararı ile, “…1- Failin 3. kez alkollü araç kullandığı sabit olmak ve eylemi idari para cezasına dönüştürülmüş bulunmakla; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 24. maddesi ve 5252 sayılı Kanun’un 5349 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi göz önüne alınarak;

a) Failin 3. kez alkollü araç kullanması nedeniyle eylemine uyan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5 maddesi uyarınca takdiren 6 ay idari para cezası ile cezalandırılmasına,

b) Faile verilen cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca; failin ekonomik durumu dikkate alınarak günlüğü takdiren 20,00TL kabul edilerek failin neticeten 3.600,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına,…” karar verilmiştir.

            Davacı, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

SİVAS 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 24.12.2009 gün ve D.İş:2009/880 sayı ile, itiraz eden tarafından Sivas Trafik Tescil ve Denetleme Müdürlüğü’nün 12.10.2009 gün ve 321219 sayılı trafik suç tutanağına göre Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15.10.2009 tarih ve 2009/723-703 sayılı kararına ve sürücü belgesi geri alma tutanağına itiraz edildiği, dosyanın incelemesinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’na 5560 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile eklenen (8.) fıkranın, “idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür” şeklindeki düzenlemesi ve aynı Yasanın 28/1-b maddesinin, “Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde bu nedenlerle başvurunun reddine karar verilir” hükmü de göz önüne alınarak itiraz edenin başvurusunun reddine karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ; 4.2.2010 gün ve E:2009/1334 sayı ile, davacı D.U. tarafından 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na muhalefet ettiğinden bahisle 3.600,00TL tutarında idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle Sivas Valiliği (Emniyet Müdürlüğü)’ne karşı dava açıldığı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48/5 ile 112. maddelerinden ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesinden söz ederek, dosya içeriğinden; davacı hakkında alkollü araç kullanmaktan dolayı 12.10.2009 tarihinde 2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesi uyarınca trafik suç tutanağı düzenlendiği, anılan tutanağın Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilmesi üzerine davacının durumunun 2918 sayılı Yasa’nın 48/5 maddesi ile 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Yasa’nın 7. maddesi uyarınca idari para cezasını gerektirdiğinden bahisle 15.10.2009 tarih ve 2009/703 sayılı karar ile Cumhuriyet savcısı tarafından 3.600,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacının bu cezaya karşı 20.10.2009 tarihinde Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açtığı davanın idari yargının görevli olduğundan bahisle reddi üzerine Mahkemelerinde bakılan bu davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, işin esasına geçilmeden önce, 2918 sayılı Kanun'un 48/5. maddesine muhalefetten verilen idari para cezasına karşı adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinde dava açılacağı hususunun tespitinin gerektiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen sistemde, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde üç veya üçten fazla defa Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilenlere sürücü belgelerinin beş yıl süreyle geri alınmasının yanında altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte hafif para cezası verilmesinin öngörüldüğü, 5252 sayılı Yasa'nın 5349 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesi ile ise; Kanunlarda, “hafif hapis” veya “hafif para” cezası olarak öngörülen yaptırımların, idari para cezasına dönüştürüldüğü, 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. ve 23. maddelerinden bahisle 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun'un 7. ve 5326 sayılı Kanun’un 23. maddesine dayanılarak Savcı tarafından davacıya verilen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı, öte yandan; her ne kadar Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin Değişik İş No:2009/880 sayılı görevsizlik kararında itirazın konusu kısmında “ehliyetin geri alınması ve idari para cezasına itiraz” şeklinde yazılmış ise de, Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen cezanın sadece idari para cezasına ilişkin olduğu, bunun yanında “ehliyetin geri alınması” yönünde herhangi bir karar verilmediği, davacı tarafından ise gerek bakılmakta olan davada gerekse de görevsizlik kararı verilen adli yargı yerinde açılan davada yalnızca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen bahse konu idari para cezasına itiraz edildiği, bu nedenlerle; Mahkemelerinin görevine girmeyen ve ilgili adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 2918 sayılı Kanun’un 48/5. maddesine aykırılık nedeniyle Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin beşinci fıkrasında(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md), “Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş  yıl içinde; birinci  defasında sürücü  belgeleri altı  ay süreyle geri  alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir” hükmü yer almış; 112. maddesinde(Değişik birinci fıkra : 8/3/2000 - 4550/2 md.), sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiştir.

4.11.2004 gün ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi” başlığını taşıyan 7. maddesinde(Değişik: 11/5/2005 – 5349/3 md.), “(1) Kanunlarda, “hafif hapis” veya “hafif para” cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda “hafif hapis” cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.

(2) Kanunlarda, “hafif hapis cezası” ile “hafif para cezası”nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde “hafif hapis cezası” esas alınır.

            3) Kanunlarda, sadece “hafif para cezası”nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.

            4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir” hükmüne yer verilmiştir.           

30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlığını taşıyan 23. maddesinde, “(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

            (2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir.

            (3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Cumhuriyet Savcısı tarafından, davacının 3. kez alkollü araç kullandığı sabit olmak ve eylemi idari para cezasına dönüştürülmüş bulunmakla; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 24. maddesi ve 5252 sayılı Kanun’un 5349 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi göz önüne alınarak; davacının 3. kez alkollü araç kullanması nedeniyle eylemine uyan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5 maddesi uyarınca takdiren 6 ay idari para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca; failin ekonomik durumu dikkate alınarak günlüğü takdiren 20,00TL kabul edilerek neticeten 3.600,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.

          Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

 İncelenen uyuşmazlıkta, 11.5.2005 gün ve 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile, kanunlarda, hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürüldüğünden, davacıya, 3. kez alkollü araç kullandığından bahisle 2918 sayılı Kanun’un 48/5. maddesi uyarınca 3.600.-YTL idari para cezası verilmiştir.

Bu durumda, 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7. ve 5326 sayılı Kanun’un 23. maddesine dayanılarak Savcı tarafından davacıya verilen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve  Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması  halinde  uygulanacağı nedeniyle, görevli  mahkemenin  belirlenmesinde  5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.       

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sivas İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.12.2009 gün ve D.İş:2009/880 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.