Hukuk Bölümü 2007/75 E., 2007/93 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 15 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 42 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 5 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Kadıköy İlçesi, Küçükbakkalköy Mah. T.Fikret Sokak, 236 pafta, 2142 ada, 2 parsel sayılı taşınmazda, Necdet Aksoy tarafından ruhsatsız olarak yapı yapıldığından bahisle, yapı durdurma ve mühür fekki tutanakları düzenlenmiş, Belediye Encümenince 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 30.12.2004 tarih, 90/4 sayılı işlem tesis edilmiş; ancak isim yanlışlığını düzeltmek amacıyla Encümen tarafından 12.4.2005 tarih, 28/7 sayılı karar alınmıştır.

    Davacılar vekilince, Kadıköy Belediye Encümeni'nin 12.4.2005 tarih ve 28/7 sayılı kararının ve bu karara istinaden tanzim olunan 10.6.2005 tarih ve 2005/157 dosya no.lu ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

    İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ; 20.3.2006 gün ve E:2005/1566, K:2006/663 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5.maddesinin 1. fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceğinin hükme bağlandığı; dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, hem ödeme emrinin hem de imar para cezası verilmesine ilişkin işlemin birlikte dava konusu edildiği, ancak 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre, idari para cezası verilmesine ilişkin işleme karşı açılacak davalarda adli yargının görevli olduğu dikkate alındığında her iki işlemin birlikte dava konusu yapılamayacağının anlaşıldığı; bu sebeple anılan madde hükmüne uygun olmayan dava dilekçesinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-d maddesi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde ödeme emrine ve para cezası verilmesine ilişkin işleme karşı ayrı ayrı dilekçelerle dava açılmak üzere reddine, yeniden verilecek dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin" davacıya duyurulmasına karar vermiştir.

    Davacı vekili, Belediye Encümenin para cezasına ilişkin, 12.4.2005 tarih ve 28/7 sayılı işleminin iptali istemiyle 9.6.2006 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    KADIKÖY 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 21.9.2006 gün ve E:2006/872 Müt. sayı ile, itiraz edenin talebine konu para cezasına ilişkin dilekçenin incelenmesinden,İmar Kanunun 42. maddesine aykırılıktan davalı Belediye Encümeni tarafından idari para cezası verildiğinin görüldüğü; itiraza konu 12.4.2005 tarih ve 28/7 sayılı encümen kararı incelendiğinde, 12.4.2005 tarih ve 28/7 sayılı encümen kararına itiraz edildiği, bu kararın dayanağı olan 30.12.2004 tarih ve 90/4 nolu kararda mal sahibinin Necdet Aksoy olarak yazıldığı ancak tapudan alınan yeni yazıda malikin Necdet Aksoy ve hissedarları yazıldığından, 30.12.2004 tarih ve 90/4 sayılı kararın Necdet Aksoy ve mirasçıları olarak düzeltilmesine karar verildiği, itirazın bu işleme/ karara yapıldığının görüldüğü; 3194 s kanunun 42. Maddesinin 5. Fıkrası "cezanın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceğini " belirtmekte iken, 3194 sk.nun 42. Maddesinin 5. Fıkrası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 tarih ve 1996/72 esas ,1997/51 sayılı kararı ile " 3194 sayılı yasada düzenlenen biçimiyle yıkım için idari merciye, para cezası için Sulh ceza mahkemesine başvuru hallerinin doğru olmadığı, yıkım ve idari para cezası alanın idare olduğu, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağını, işlemin idari işlem olduğundan bir bölümünün adli yargıda bir bölümünün idari yargıda bırakılamayacağını, idarenin her türlü işlem ve eylemlerinin idari yargı yerlerince denetlenmesinin tartışmasız olduğu belirtilerek, 3194 sayılı kanunun 42. Maddesinin 5. Fıkrasının 1. tümcesinin Anayasanın 125 ve 155. Maddesine aykırı olduğunu belirterek iptal edilmiş olduğu; Anayasa Mahkemesinin bu kararının 1.2.2001 tarih ve 24305 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği; Belediye Başkanlığı Encümenince verilen 3194 sayılı kanunun 42. Maddesi gereğince verilen para cezalarına itiraz merciinin Anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile Sulh ceza mahkemesi olmadığı idari yargı olduğunun anlaşıldığı; İdarenin verdiği tüm para cezalarına itirazın Sulh Ceza Mahkemelerinde görüleceği hükmünün Anayasa Mahkemesinin kökleşmiş içtihatlarına aykırı olduğu, Sulh Ceza mahkemelerinin tüm idari para cezalarında konunun uzmanı olmadıkları; ayrıca İdare mahkemesinin dayanak yaptığı "bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." hükmünü içerir Kabahatler kanunun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2005/108 esas 2006/35 sayılı kararı ile iptal edildiği, bu kararın 22.7.2006 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlülüğe girdiği; görevli mahkemenin İdare mahkemesi olduğu; Mahkemelerinde her ne kadar dava açılmışsa da görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olmadığı, idarenin aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda bakılmasının yerinde olmadığı, işlemin tamamıyla idari olduğu ve idari işlemden doğduğundan, kabahatler kanunun 3. maddesinin anayasa mahkemesince iptal edilmesinden, belirtilen bu idari işlem ile ilgili itirazın idare mahkemesine yapılması gerektiği, başka düşüncelerle görevli mahkemenin değiştirilmesi ve adli mahkeme olarak değerlendirilmesi yerinde olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    Davacı vekili, 6.11.2006 tarihinde kayda giren dilekçesiyle; olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini istemiş; Kadıköy 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nce dosya Mahkememize gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z. Nurhan YÜCEL, H. Ayfer ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU'nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa'nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

    Olayda; adli ve idari yargı yerlerinde imar para cezası yönünden açılan davaların tarafları, konusu ve sebebi aynı ise de; Sulh Ceza Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verilmiş olmasına karşılık, İdare Mahkemesi'nce, farklı yargı kollarına ait dava konusu işlemlerin ayrılarak dava dilekçelerinin düzenlenmesi gerektiği ve 2577 sayılı Yasa'nın 5. ve 15/1-d maddesine uygun olarak düzenlenecek dilekçeler ile dava açılabileceği belirtilerek; dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmamaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.