T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 701

            KARAR NO  : 2017 / 56

            KARAR TR   : 20.02.2017

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken özelleştirme nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

K  A  R  A  R

            Davacı            : A.K.

Vekili              : Av. İ.T.

Davalı             : Türk Telekom A.Ş.

Vekili              : Av. A.T.

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Afyonkarahisar İl Telekom Müdürlüğünde Tekniker olarak çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi sonucu 02/01/2009 tarihinde adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilerek başka kuruma naklen atamasının yapıldığını, maaş nakil ilmühaberi düzenlenirken çıplak maaş olarak düzenlendiğini, 718,89 TL aylık ikramiye tutarının eklenmediğini, bu nedenle davacının ikramiye alacağından mahrum kaldığını, halen de her ay bu eksikliğin devam ettiğini, davacının maddi zarara uğradığını belirterek davacının nakledildiği aya denk düşen ve verilmekte olan net 718,89 TL İkramiyenin 4046 sayılı yasanın 22/5 maddesi gereğince sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenmek suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek çalışmakta olduğu kuruma bildirilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

AFYONKARAHİSAR İŞ MAHKEMESİ: 22.04.2016 gün ve E:2016/76, K:2016/231 sayı ile “…Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 24/12/2015 Karar tarihli 2014/19483 Esas 2015/35614 Karar sayılı kararında: Davalı Türk Telekom A.Ş'nin 14/11/2005 tarihinde %50 Kamu payı blok olarak bir özel şirkete devredilerek özelleştirilmiştir. Nakle tabi personelin hukuki durumları 4046 sayılı kanunun ek 22 ve 29.maddelerinde düzenlenmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/04/2011 tarihli 2011/55-205 sayılı kararına göre davalı kurumun özelleşmesi sonucu asli ve sürekli işlerde veya 399 Sayılı KHK. Gereğince sözleşmeli veya kadrolu görevlerde çalışan personelin kamuya nakillerine kadar geçen süreye ilişkin olarak maaş nakil hakkı düzenlenmesi, ilişiğinin kesilmesi gibi bazı görevler kanunla yüklenmiştir. Bu işlemler idare hukuku açısından sonuçlar doğurmakta ve ilgili personelin nakledileceği kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlemektedir, böyle olunca bir imtiyaz sözleşmesi ile kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınması sebebiyle diğer özel hukuk kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan 406 sayılı kanun hükümleriyle kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personellle ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemler, idari işlem niteliğinde olduğundan bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu kabul edilmiştir.

Dairemizce benimsenen bu karara göre uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğundan dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına gelerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu ve bozmayı gerektiği belirtilmiştir. "

6100 sayılı yasanın 114 maddesinde; Dava şartları şunlardır:

b) Yargı yolunun caiz olması.

6100 sayılı yasanın 115 maddesinde ; (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.

(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. " denilmektedir

Mahkememiz tarafından; yukarıdaki Yargıtay kararına göre açılan davaya bakmaya görevli Yargı kolu idari yargı olduğundan” şeklindeki gerekçeyle açılan davanın 6100 sayılı yasanın 114-115 maddelerine göre dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2016 tarih, E:2016/20141, K:2016/19788 sayılı kararı ile onanmış, karar onama tarihi itibarıyla kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

AFYONKARAHİSAR İDARE MAHKEMESİ: 09.11.2016 gün ve E:2016/943 sayı ile “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un, “Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları” başlıklı 19. maddesinde ise, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2592/6 md.;Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K/9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalan Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmüne göre daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağı tanınmıştır.

2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2'nci maddesinin l'inci fıkrasında idari dava türleri, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü İdarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; aynı Kanun'un 14/3-a maddesinde dava dilekçelerinin "görev" yönünden ilk incelemelerinin yapılacağı, 15/1-a maddesinde de adlî ve askerî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği belirtilmiştir.

406 sayılı Kanunun değişik 1. maddesinin 7. fıkrasında “Türk Telekom, bu kanun ve özel kanun hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek Türk Telekom’a özgü farklı bir statü oluşturulmuştur.

Aynı Kanunun 4673 sayılı Yasayla değişik Ek 22. maddesinde de Türk Telekom’daki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartlarının aranacağı, bunların dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği ve iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ nin özelleştirme kapsamında iken %55 oranındaki hissesinin blok olarak satışı suretiyle özelleştirilmesi için 01.07.2005 tarihinde yapılan ihale sonucunda 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda şirketin %55 oranındaki hissesi satılarak 14.11.2005 tarihinde Oger firmasına devredildiği, şirketin kamusal niteliğinin ortadan kalktığı da anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının kapsam dışı personel olarak çalışmış olduğu Türk Telekomünikasyon A.Ş.'den kamu kurumuna nakli sırasında ikramiyelerin maaş nakil ilmühaberine yansıtılmadığından bahisle 02/01/2009 tarihinden bu yana mahrum bırakıldığı aylık 718,89-TL ikramiyenin sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenmek suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi gerektiğinin tespiti ile maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek çalışmakta olduğu kuruma bildirilmesi ile aykırı kurum işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının, davasını ilk defa açtığı tarihte Türk Telekomünikasyon A.Ş’ nin tamamen özel hukuk tüzel kişisi olması ve özel hukuk tüzel kişilerin işlemlerine karşı idari yargıda dava açılmasına hukuken imkân bulunmaması karşısında, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargı mercilerine ait bulunmaktadır.

Nitekim benzer bir olayda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce verilen 03/03/2014 tarihli, E:2014/200, K:2014/243 sayılı kararda, dava tarihinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş’ nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır.

Dava dilekçesine ekli yargı kararları incelendiğinde ise, davanın ilk defa 08/02/2016 tarihinde Afyonkarahisar İş Mahkemesi'nde açıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda 22/04/2016 tarih ve E:2016/76, K:2016/231 sayılı karar ile uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanında kaldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 19/09/2016 tarih ve E:2016/20141, K:2016/19788 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Mahkememizin uyuşmazlığa bakmakla görevli olmaması ve görevli yargı yerinin adli yargı mahkemeleri olması yanında Afyonkarahisar İş Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine uyuşmazlığa karşı Mahkememizde dava açıldığı anlaşıldığından, hangi Mahkemenin görevli olduğunun belirtilmesi için yukarıda belirtilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Mahkememizce Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, Afyonkarahisar İş Mahkemesi'nin E:2016/76 sayılı dosyası temin edilerek anılan dosyanın ve dava dosyasının gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararına kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacı tarafından; maaş nakil ilmühaberinde yer verilmeyen eksik ödemeye karşılık gelen aylık 718,89 TL’ nın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, hisse devir tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29 ve 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddelerine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının, vekili tarafından; iş sözleşmesi hükümlerine dayanarak ödenen ikramiye ile 5473 sayılı yasadan kaynaklanan ek ödemenin maaş nakil ilmühaberinde yer almaması nedeniyle, müvekkilinin alamadığı parasal hakların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, maaş nakil bildirimi düzenleme ve dava tarihlerinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.' nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari davadan söz etmek imkânı bulunmadığından;  uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Afyonkarahisar İş Mahkemesinin 22.04.2016 gün ve E:2016/76, K:2016/231 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Afyonkarahisar İş Mahkemesinin 22.04.2016 gün ve E:2016/76, K:2016/231 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.02.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN