T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 261

            KARAR NO  : 2018 / 295

            KARAR TR     : 28.5.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın, kusur oranına göre belirlenen kısmının idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : A.A. Türk Sigorta Şirketi

Vekili            : Av. E.P.

Davalı            : Burdur İl Özel İdaresi

Vekili            : Av. C.A.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı 67 TD …plakalı aracın 06.07.2012 tarihinde davalı idarenin sorumluluğundaki Burdur-Isparta karayolu (dağ yolu) üzerinde, Burdur yönünden Isparta yönüne doğru 5300 m mesafede iken maddi hasarlı trafik kazasına maruz kalarak hasara uğradığını; yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda aracın pert (tam hasarlı) olduğunun anlaşıldığını,  sovtaj bedeli 7.811.-TL düşüldükten sonra 21.000.-TL değer biçilen araç için 13.189.-TL hasar tazminatı ödendiğini; trafik kazası tespit tutanağında kazanın oluşumunda 6/8 oranında davalı idarenin sorumlu görüldüğünü, bu nedenle ödenen tazminat miktarının 6/8’i olan 9.891,00-TL’nin tazmininin talep edildiğini; raporda belirtildiği gibi yolun, dik eğimli, keskin virajlı sağ bankete yakın kısmının gevşek malzemeli ve aynı zamanda çukur olduğunu, bu itibarla, yolun yapımı, bakımı ve işletilmesinden sorumlu olan kuruluşun, belirtilen oranda kusurlu bulunduğunu; idareye yaptıkları ihtarın sonuca ulaşmadığını ifade ederek; TTK md.1472, K.T.Y, sigorta hukuku genel koşulları gereğince davacı şirketçe ödenen tazminat miktarı üzerinden kusur oranına isabet eden miktar kadar bedelin rücuan tazminine karar verilmesi istemiyle 25.6.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.10.2013 gün ve E:2013/292, K: 2013/530 sayı ile “(…) Dava; Tazminat (Rücuen Tazminat) talebine ilişkin bulunmaktadır. (…)Mahkememizce tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirketin sigortalısı bulunan 67 DT… plakalı aracın 06/07/2012 tarihinde Burdur Isparta Karayolu üzerinde tek taraflı trafik kazası yaptığı, kazanın dik eğimli keskin virajlı sağ bankete yakın kısmının gevşek malzemeli ve aynı zamanda çukur olmasından kaynaklandığını, davacının sigortalısına bu kaza nedeniyle kasko poliçesinden hasar ödemesi yaptığı, davacının sigortalısının haklarına halef olarak kazanın meydana geldiği yerde yol çalışması yapan davalı kurumun yolda bulunan yolun bakımı ve işletilmesinde kusurlu olması nedeniyle iş bu maddi tazminat davasını açtığı anlaşılmıştır.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 12/12/2011 tarih 2011/11537 esas 2011/12131 karar sayılı ilamı, 30/052013 tarih 2013/6264 esas 2013/8008 karar sayılı içtihadı da göz önüne alındığında davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür" hükmü getirilmiş olup, bir kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı Burdur İl Özel İdaresi'nin 2918 Sayılı Kanun'un 10/b maddesinde yapım ve bakımında sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 Sayılı Yasada verilmiş olması, bunun ihlali nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucu çıkartılamaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden, idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 Sayılı Yasa'nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Bu durumda mahkememizce görevin kamu düzenine ilişkin olması ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden davalı İl Özel İdaresi yönünden idari yargının görevli olması nedeniyle mahkememizin yargı yolu nedeniyle görevsiz olması nedeniyle davacının dava dilekçesinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : (…) Davacı tarafından davalıya karşı açılan davanın yargı yolu bakımından mahkememizin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE…” karar vermiş,  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince. 17.2.2014 gün ve E:2014/1000, K:2014/1945 sayı ile onanan, karar düzeltme istemi de aynı Dairece, 25.9.2014 gün ve E:2014/11135, K:2014/12575 sayı ile reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Isparta İdare Mahkemesince, 14.7.2016 gün ve E: 2014/1209, K: 2016/654 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, itiraz edilmesi üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesince, 11.1.2017 gün ve E:2016/1800, K:2017/22 sayı ile davanın,  adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş; Isparta İdare Mahkemesince, 14/02/2017 gün ve E:2017/379, K:2017/371 sayı ile davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunuyla davalı idareye verilmiş görev, yetki ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediğinden bahisle açıldığı ve sigortalı aracın karayolu üzerinde maddi hasara uğradığı hususları dikkate alındığında, bu doğrultuda 2918 sayılı Kanun'dan doğan sorumluluk davası kapsamında bulunduğu ve aynı Kanunun 110. maddesi hükmü uyarınca davanın adli yargının görevinde olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş; itiraz edilmesi üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince,  10.11.2017 gün ve E:2017/3241, K:2017/4208 sayı ile “(…)Bakılan uyuşmazlıkta, Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne Esas No: 2013/292 sayılı dosyası ile açılan davada mahkemenin, 25.10.2013 tarihli ve Karar No: 2013/530 sayılı kararı ile görev ret kararı verildiği, anılan karara karşı temyiz isteminde bulunulduğu, istemin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17.02.2014 tarih ve E:2014/1000, K:2014/1945 sayılı kararı ile reddedilerek kararın onandığı, adli yargı görev ret kararının kesinleşmesi üzerine, yargı yolu nedeniyle Isparta İdare Mahkemesinde açılan bu davada da mahkemece, uyuşmazlığı çözmekle adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı…” gerekçesiyle  itirazın kabulüne, Isparta İdare Mahkemesi'nce verilen 14/02/2017 gün ve E:2017/379, K:2017/371 sayılı kararın bozulmasına, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/4. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

ISPARTA İDARE MAHKEMESİ;  16.3.2018 gün ve E: 2018/236 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 2. maddesinde, bu Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve karayollarında uygulanacağı ifade edilmiş; aksine bir hüküm yoksa; Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, Bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, diğer yandan aynı Kanunun 3. maddesinde de "Geçiş yolu"nun; araçların bir mülke girip çıkması için yapılmış olan yolun, karayolu üzerinde bulunan kısmı olarak tanımlanmış, aynı Kanunun 7. ve devamı maddelerinde karayollarının yapım ve bakımdan sorumlu olan idarenin can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın, görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.

19.01.2011 günlü 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanunun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110/1. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." hükmü, 6099 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 2918 sayılı Kanuna eklenen Geçici 21. maddede ise; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmü yer almıştır.

Bakılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun yukarıda belirtilen 7. maddesi ile davalı idareye verilmiş görev, yetki ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediğinden bahisle açıldığı ve sigortalı aracın karayolu üzerinde maddi hasara uğradığı hususları dikkate alındığında, bu doğrultuda 2918 sayılı Kanun'dan doğan sorumluluk davası kapsamında bulunduğu ve aynı Kanunun yukarıda metni yazılı 110. maddesi hükmü uyarınca davanın adli yargının görevinde olduğu…” gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine, görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İdare Mahkemesince 26.3.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyası, 2.4.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın kusur oranına göre belirlenen kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; ancak aksine bir hüküm yoksa; karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; Kanunun, 4.maddesi ve devamında, Karayolu güvenliği konusunda hedefleri tespit etmek, uygulatmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla oluşturulan Kuruluşlar ve, Komisyonlar ile bunların görev ve yetkilerine, Kanunun 5 ila 12 maddelerinde; Emniyet Genel Müdürlüğünün, merkez, bölge, il ve ilçe trafik kuruluşlarının; Trafik zabıtası ve genel zabıtanın, Karayolları Genel Müdürlüğünün,  Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının, Belediye trafik birimlerinin, İl ve ilçe trafik komisyonlarının bu Kanunla ilgili görev ve yetkilerinin sayıldığı; bu kapsamda da, Kanunun 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu; 13.maddesinde,  karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı Şirkete sigortalı 67 TD 989 plakalı aracın 06.07.2012 tarihinde Burdur-Isparta karayolu (dağ yolu) üzerinde, Burdur yönünden Isparta yönüne doğru 5300 m mesafede iken maddi hasarlı trafik kazasına maruz kaldığı,  hasara uğradığı; ekspertiz incelemesi sonucunda aracın tam hasarlı olduğunun anlaşıldığı,  sovtaj bedeli 7.811.-TL düşüldükten sonra 21.000.-TL değer biçilen araç için 13.189.-TL hasar tazminatı ödendiği; trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda 6/8 oranında davalı idarenin sorumlu görüldüğü; yolun yapımı, bakımı ve işletilmesinden sorumlu olan kuruluşun,  olayın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu iddia edilerek; ödenen tazminat miktarının 6/8’i olan 9.891,00-TL’nin rücuan tazminine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Isparta İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.2013 gün ve E:2013/292, K:2013/530 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Isparta İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.2013 gün ve E:2013/292, K:2013/530 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 28.5.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 28.5.2018

                                                                                   

 

                                                ÜYE

                                    Turgay Tuncay VARLI