Hukuk Bölümü 2009/86 E., 2009/328 K.

"İçtihat Metni"

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Altındağ 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü, Güneşevler Mah. 23778 ada, 9 parsel ve 23789 ada, 2 parselde kayıtlı (imardan önce, Solfasol Mah. 1677 ada 51 parsel), Hasköy-Yıldıztepe Mah. 178.Sk. No:14 Altındağ/ANKARA adresinde bulunan taşınmazın, önceki malikleri M. ve H. U.'dan 1987 yılında satın almak suretiyle maliki bulunduğunu; tarla vasfındayken üzerine mesken olarak yapılmış yapı ve kömürlüğü ile birlikte satın alan ve maliki olan müvekkilinin, o tarihten bu yana adreste ikamet etmekte olduğunu; taşınmazın üzerindeki üç katlı bina ve kömürlüğün, önceki maliki tarafından Altındağ Belediye Başkanlığı adına Ziraat Bankasındaki ilgili hesabına 13/05/1983 tarihinde 2.000,00.- TL tutarındaki ödeme yapılmak suretiyle ve aynı tarihte 59822 No.lu başvuru ile imar affından yararlanmış olduğunu; 1987 yılında anılan binada ikamet etmeye başlayan müvekkili tarafından da, bahçesinde varolan ağaçların yanına çeşitli cinslerde ağaçlar dikildiğini, binadaki üç bağımsız bölümün vergilerinin aksatmadan ödendiğini; anılan bölgede yapılan imar uygulaması sonucunda müvekkiline ait meskenlerin ve ağaçların bulunduğu yerin imar yolu üzerinde kalmış olduğunu; Davalı Altındağ Belediye Başkanlığının, 2942 sayılı Yasa ile değişik 4659 sayılı Yasanın 3. md. gereğince Uzlaşma Komisyonu aracılığı ile düzenlediği uzlaşma tutanağında, müvekkiline ait binaya, bahçedeki ağaçlar ile birlikte sadece 9.500,00.- YTL değer biçerek müvekkiline kabul ettirmeye çalışmışsa da, müvekkili tarafından tutanağın imzalanmadığını; müvekkilinin, ilerde açılacak davalarda esas olmak üzere delil tespiti yaptırmış olduğunu; Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/34 D.İş. sayılı dosyasından yapılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuyla, bina ve müştemilatı ile bahçedeki ağaçlar ve su kuyusunun değerlerinin, toplam 120.005,00.-YTL olarak tespit ve rapor edildiğini; tespit işleminin akabinde de, vekil eden tarafından yapı ve müştemilatının terk ve tahliye edilerek davalının tasarrufuna bırakıldığını; neticede yapı ve müştemilatının, bedelleri vekil edene ödenmeksizin ve gıyabında, davalı Belediye ekipleri tarafından yıkıldığını ileri sürerek, sonuçta; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı tutularak, şimdilik 10.000,00.-YTL bina ve müştemilatı ile ağaçlar bedelinin, fiilen el atılma ve yıkılma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait binanın yıkılması işleminin tamamen imar uygulaması sonucu imar yolunda kalan kaçak binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacıya hissesi oranında başka bir imar parselinden yer verildiği, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 1.12.2008 gün ve E:2008/367 sayı ile, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI : Davacının 1987 yılında satın aldığı Solfasol Köyü,1677 ada, 51 sayılı kadastral parselde bulunan kaçak bina ve eklentilerin imar yolunda kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2008/367 esas sayısında kayıtlı dosyada açılan davada, davalı idarece, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dosyanın incelenmesinden, davacının Solfasol Köyü, 1677 ada, 51 sayılı hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentilerini 1987 yılında satın aldığı, binanın 81520 nolu İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle 23778 ada, 9 sayılı parselde hissesi oranında yer verildiği, söz konusu parselde bulunan bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca başvuru dışındaki harçların yatırılmadığı, yapı ruhsatı ve kullanma izni alınmadığı, diğer hissedarların muvafakatine ilişkin belge sunulmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, davacının Yıldıztepe Mahallesi 178. Sokak, No:14 adresindeki bina ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; davalı idarenin, binanın 81520 no'lu imar planında imar yolu üzerinde kalması ve kaçak yapı olması nedeniyle yıkıldığını, davacıya hissesine karşılık 23778 ada 9 parselde yer verildiğini ve herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia etmekte olduğu; bu durumda, davacılara ait kaçak yapının 81520 No'lu İmar Planında imar yolu üzerinde kalması ve imar uygulamasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : Davacı Ş. Ş. vekili tarafından davalı Altındağ Belediye Başkanlığı aleyhine Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2008/367 esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2009/86 esas sayılı dosyanın incelendiği; Ankara İli, Altındağ ilçesi, Hasköy-Yıldıztepe Mahallesi 178 sokak No 14'de kayıtlı bulunan ve 1983 yılında ödeme yapılarak imar affından yararlandırılan taşınmazı, önceki malik M. U.'dan 1987 yılında davacının satın aldığı, davalı idare tarafından 2942 sayılı Yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu taşınmaza 9.500 YTL değer biçilmesi üzerine, Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/34 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda, bina ve müştemilatı ile bahçedeki ağaçlar ve su kuyusunun değerleri toplamının 120.005 YTL olarak saptanması üzerine davacı vekili tarafından, binaların davalı idare tarafından yıktırılmasından dolayı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla uğranıldığı ileri sürülen 10.000 YTL zararın yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesine davanın açıldığı, davalı idare tarafından davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşüncesiyle görev itirazında bulunulması üzerine de olumlu görev uyuşmazlığının çıkarıldığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; Ankara ili, Altındağ İlçesi, Hasköy-Yıldıztepe mahallesi 178 sokak no 14'de kayıtlı bulunan davacının sahibi bulunduğu taşınmaz üzerindeki bina ve müştemilatının, 81520 no.lu İmar Planı kapsamında imar yolunda kaldığından bahisle yıktırılmasına karar verilmesi üzerine, davacıya Ankara ili, Altındağ İlçesi, Güneşevler Mahallesi, 23778 ada, 9 parselde hissesi oranında yer verildiği, davacı vekili tarafından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla uğranıldığı ileri sürülen 10.000 YTL zararın, yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açılmış olduğu; davalı idarenin, taşınmazın imar planı uygulamasıyla, yol üzerinde kalan ve kaçak olarak inşa edilen gecekondu ve ekleri yıktırılmış ise de, davacıya anılan yerin hissesine karşılık 23778 ada 9 nolu parselde hissesi oranında arsa tahsis edildiğinden bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia etmiş olduğu; davacıya ait İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları " kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin düşünüldüğü; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/367 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR'ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentilerinin, imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle, tapulu hissesine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte, herhangi bir bedel ödenmeksizin davalı idarece binanın yıktırılmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bina ve müştemilatı ile ağaçların bedeli olarak, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00YTL'nin faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacılar vekili, dava dilekçesinde, yapıların Gecekondu Af Yasası'ndan önce yapıldığını, aftan faydalandığını, yapı ve müştemilatının bedelleri ödenmeksizin davalı Belediye ekipleri tarafından yıkılmış olduğunu, binanın enkazının da davacıya teslim edilmediğini ifade etmiştir.

Davalı idarece; binanın 81520 nolu İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle davacıya 23778 ada, 9 sayılı parselde hissesi oranında yer verildiği, söz konusu parselde bulunan bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca başvuru dışındaki harçların yatırılmadığı, yapı ruhsatı ve kullanma izni alınmadığı, diğer hissedarların muvafakatine ilişkin belge sunulmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/34 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedelin bir miktarı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolunda kalan binanın yıkılmasıyla birlikte, davacıya tapulu hissesine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verildiği anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ

: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Belediye vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1.12.2008 gün ve E:2008/367 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2009 gününde Üyeler Erdoğan BUYURGAN ile Ramazan TUNÇ 'un KARŞI OYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 28.12.2009