Hukuk Bölümü 1992/11 E., 1992/16 K.

  • JANDARMANIN MÜLKİ GÖREVİ SIRASINDA İŞLEDİĞİ KUSUR
  • MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ
  • MÜLKİ GÖREVİ SIRASINDA JANDARMANIN İŞLEDİĞİ KUSUR
  • TAZMİNAT TALEBİ
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 7 ]
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 15 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 24 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 1 ]
  • 2803 S. JANDARMA TEŞKİLAT, GÖREV VE YETKİLERİ KANUNU [ Madde 4 ]
  • 2803 S. JANDARMA TEŞKİLAT, GÖREV VE YETKİLERİ KANUNU [ Madde 7 ]
  • 2803 S. JANDARMA TEŞKİLAT, GÖREV VE YETKİLERİ KANUNU [ Madde 15 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, kardeşi Selahattin Satıç`

    `ın 27.8.1981 günü, Kırkağaç İlçesinde sıkıyönetim inzibat ve asayiş takım komutanı olarak görevli J. Astsubay Kd. Başçavuş E.G. tarafından, tanık olarak sorgulanması sırasında yapılan işkence sonucu öldüğünü, sanığın askeri mahkemece mahkumiyetine karar verildiğini, 7 sene süren dava sırasında anne Dudu Satıç`

    `ın oğlunun işkence ile öldürülmesine dayanamayarak vefat ettiğini, kendisinin de dava sırasında suçsuz olan kardeşi hakkında ileri sürülen gerçekdışı ve şerefiyle ilgili ithamları dinlemekten dolayı üzüntü içinde yaşadığını ve yaşamakta olduğunu ileri sürerek Erol Girgin ve Milli Savunma Bakanlığı`

    `na karşı adli yargı yerinde 10.7.1990 günlü dilekçeyle manevi tazminat istemiyle dava açmıştır.

    Davalı Milli Savunma Bakanlığı savunmasında, jandarma komutanlığının İçişleri Bakanlığı`

    `na bağlı bulunduğunu, bu nedenle kendilerinin husumetten çıkarılmaları gerektiğini ileri sürmüş, adliye mahkemesince dava dilekçesi İçişleri Bakanlığı`

    `na tebliğ edilerek bu Bakanlığın savunması alınmıştır.

    Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi; 2.4.1991 gün ve E. 1990/360, K. 1991/311 sayıyla; Davacı Ahmet Nuri Satıç`

    `ın Soma Noterliğinde tanzim olunan 8.09.1982 tarih ve 992 sayılı taahhütname ile Erol Girgin`

    `den maddi ve manevi tazminat talebinden feragati nedeniyle; İçişleri Bakanlığı`

    `na karşı açılan davaya bakmak görevinin ise Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `ne ait olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine karar vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    Bunun üzerine davacı İçişleri Bakanlığı`

    `na karşı manevi tazminat istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nde 6.12.1991 tarihinde dava açmıştır.

    Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi; 22.1.1992 gün ve 56-22 sayıyla: 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu`

    `nun 20. ve 45/A maddelerine göre bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nde bakılabilmesi için: İdari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi veya idari eylemin asker kişiye yöneltilmiş olması veyahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş bulunması ve dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması gerektiği belirtilerek davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nin görevi dışında kaldığı, anlaşmazlığın genel idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Davacı vekili, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemine ilişkin 25.2.1992 tarihli dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `ne başvurmuş; getirtilen dava dosyalarının incelenmesinden adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanun`

    `un 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunduğu anlaşılmıştır.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Türk milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Mustafa Şahin`

    `in Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Feridun Taşkın, Ahmet Çolakoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek`

    `in katılmaları ile yaptığı 18.5.1992 günlü toplantıda, raportör Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp`

    `in, kamu görevlisi olan jandarmanın tanık dinlemesinin adli görevlerinden olması nedeniyle davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği şeklindeki ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı yerine katılan Savcı Serdar Özgüldür`

    `ün: Davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Adli yargı yerinde dava Erol Girgin ve Milli Savunma Bakanlığı`

    `na karşı açılmış, mahkemece Milli Savunma Bakanlığı hasım durumundan çıkarılarak İçişleri Bakanlığı`

    `nın savunması alınmak suretiyle bu Bakanlık davaya dahil edilmiştir. Mahkeme, Erol Girgin`

    `e yöneltilen davanın feragat nedeniyle; İçişleri Bakanlığı`

    `na karşı olan davanın da görev yönünden reddine karar vermiştir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nde açılan davada hasım yerinde İçişleri Bakanlığı bulunduğundan görev uyuşmazlığı İçişleri Bakanlığı`

    `na karşı açılan davalar nedeniyle doğmuş bulunmaktadır. Adliye Mahkemesi görevsizlik kararında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `ni görevli görmüş, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de genel idari yargıyı görevli görerek davayı reddetmiştir.

    Dava, Jandarmanın görevi sırasında etkili eylem sonucu ölüme sebebiyet vermesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı`

    `na karşı manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

    Görevli mahkemenin tayin edilebilmesi için, öncelikle jandarmanın yerinin ve statüsünün belirlenmesi gerekmektedir.

    10.3.1983 gün ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu`

    `nun 4. maddesine göre, Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, eğitim ve öğretim bakımından Genel Kurmay Başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığı`

    `na bağlı bulunmakta, Jandarma Genel Komutanı da şahsen İçişleri Bakanına karşı sorumlu tutulmaktadır. 14.2.1985 gün ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun`

    `un 29. maddesinde de taşra teşkilatında İçişleri Bakanlığı`

    `na bağlı kuruluşlar arasında Jandarma Genel Komutanlığı da ayrıca gösterilmiş bulunmaktadır.

    2803 sayılı Kanun`

    `un 7. maddesinde jandarmanın mülki, adli, askeri ve diğer görevleri olmak üzere değişik görevleri bulunduğu belirtilmekte, mülki görevleri de; emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak olarak sayılmaktadır. Aynı Kanunun, jandarma personeli hakkında "disiplin ve soruşturma usulleri" başlıklı 15. maddesinin (d) bendinde: Jandarma personelinin mülki hizmetten doğan veya bu tür hizmeti yaparken işlenen suçlarından dolayı 4.2.1913 tarihli "Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat" hükümlerine tabi olacağı öngörülmektedir.

    Açıklanan hükümlere göre, jandarmanın mülki görevleri bakımından İçişleri Bakanlığı`

    `na, mülki görevinin ifası sırasında işlediği suçlardan dolayı da Memurin Muhakematı Hakkında Kanun`

    `a tabi olduğu anlaşılmaktadır.

    Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nin görevine gelince: Anayasa`

    `nın 157. maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğn uyuşmazlıklarla ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 günlü ve 1602 sayılı Yasa`

    `nın 25.12.1981 gün ve 2568 sayılı Yasa`

    `yla değişik 20. maddesinde de aynı hükme yer verilmiş bulunmaktadır. O halde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ve eylemin öncelikle bir "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve aynı zamanda "askeri hizmete ilişkin" bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.

    1602 sayılı Yasa`

    `nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır. Ancak, 1602 sayılı Yasa`

    `nın 20. maddesine göre jandarma her ne kadar asker kişi sayılmakta ise de; yukarıda açıklandığı üzere, 2803 sayılı Yasa`

    `nın 7. maddesinde belirtilen jandarmanın görevleri arasında yer alan mülki görevinin tarifinden de anlaşılacağı gibi dava konusu olayın jandarmanın mülki görevinin ifası sırasında meydana geldiği, askeri göreviyle ilgili olmadığı meydandadır. Diğer taraftan 1602 sayılı Kanun`

    `un 24. maddesinde kişilerin askeri görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü, hizmet ve şahsi kusurun birleşmesi halinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nde sadece ilgili kurum aleyhine tazminat davası açabilecekleri öngörülmektedir. Olayda askeri hizmete ilişkin bir idari eylem veya işlem bulunmadığına göre, davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nde çözümlenebilmesi için askeri hizmete ilişkin olmak koşulu gerçekleşmemiş olmakta ve bu nedenle de anlaşmazlığın çözümü, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nin görev alanı dışında kalmaktadır.

    Anayasa`

    `nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmekte; 129. maddesinde de: "Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve Kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir..." denilmektedir.

    Tazminat istemine konu olay, jandarmanın mülki görevi sırasında meydana geldiğine göre Anayasa`

    `nın açıklanan maddeleri uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünün genel idari yargı yerine ait olması gerekir.

    Bu itibarla, kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış, kamu kurumunun anılan hizmetin yürütülmesi sırasında kişiye verdiği zararın tazmini istemine ilişkin bulunan bu davanın incelenmesi ve kamu hizmetinin yöntemine göre yapılıp yapılmadığının tespiti idari yargının görev alanına girmektedir.

    Her ne kadar olayda anlaşmazlık adliye mahkemesi ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi arasında meydana gelmiş, adliye mahkemesi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `ni, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de genel idari yargı yerini görevli saymış ve olumsuz görev uyuşmazlığı bu yargı yerleri arasında meydana gelmiş ise de; bunların tayin ve tavsifi ile bağlı olmayan Uyuşmazlık Mahkemesi, kendi kuruluş ve işleyişi Hakkındaki Kanun`

    `un 1. ve 14. maddeleri hükümlerine görev davaların çözümünde adli, idari ve askeri yargı yerleri arasında meydana gelen görev ve hüküm uyuşmazlıklarında, görevli yargı yerini tayin etmekle yükümlü kılınmış bulunması nedeniyle, uyuşmazlığı çıkaran yargı yerlerinin dışında kalsa bile, bu durumda dahi görevli yargı yerini belirleme yetkisine sahiptir. Çünkü Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `nin kuruluş amacı, mahkemelerin görevini tayin eden yasa kurallarının yargılama usulüne ve kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle, davaya görevli olmayan mahkemelerce bakılmasını önlemektir.

    Bu nedenle davanın çözümü idari yargının görevine girdiğinden adli ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`

    `nce verilen görevsizlik kararları sonuç itibariyle yerindedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre, 2247 sayılı Kanun`

    `un 1. ve 14. maddeleri uyarınca davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğine, 15.081992 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.