Hukuk Bölümü         2008/3 E.  ,  2008/213 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı                     : İ.K.

           Vekili                       : Av. A.Y.-Av. M.G.

           Davalı                     : Bereketli Belediye Başkanlığı-Denizli

OLAY                         : Bereketli Belediye Encümeni’nin 23.08.2005 gün ve 81  sayılı işlemi ile, Tapunun Bereketli Belediyesi, Yeni mh. Beşyüzevler 186 Ada 7 parselde kayıtlı 10039 sk. No:28 adresinde bulunan evin çatısını projeye aykırı olarak yaptığının 3192 sayılı İmar Kanununun 32. maddesine göre tespit edildiği gerekçesiyle; aynı Kanunun 42. maddesine göre işlem yapılarak davacıya 13.000,00 YTL. para cezası verilmesine, 1(bir) aylık süre içinde projeye uygun hale getirilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekili, söz konusu Encümen Kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DENİZLİ İDARE MAHKEMESİ; 25.10.2005 gün E:2005/1109, K:2005/934  sayı ile, Davanın; davacının Denizli İli, Merkez, Bereketli Kasabası,186 ada,7 parsel no'lu taşınmazda bulunan ruhsatlı binasının çatısını projeye aykırı olarak yaptığının tespit edilmesi nedeniyle 13.000,00.-YTL imar para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bereketli Belediye Encümeninin 23.08.2005 günlü ve 81 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış olduğu; 5326 sayılı Kanunun bazı maddelerinden bahisle, Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine dair idari yaptırım kararlarına karşı açılacak davaların görüm ve çözüm görevinin yasa koyucu tarafından Sulh Ceza Mahkemesine verildiği sonucuna ulaşıldığı  ve bakılmakta olan davanın da bu tarihten sonra açılması nedeniyle uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Sulh Ceza Mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle  görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu defa aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

Denizli 2.Sulh Ceza Mahkemesi; 3.1.2006 gün ve D.İş.No: 2005/1429 sayı ile işin esası hakkında karar vermiş; itiraz üzerine Denizli 3.Ağır Ceza Mahkemesi; 6.2.2006 gün ve D.İş.No: 2005/305 sayı ile itirazı kabul ederek kararı kaldırmış; daha sonra Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi; 26.3.2007 gün ve  E:2006/6834, K:2007/2003 sayı ile, kararın bozulmasına karar vermiş; bozma üzerine, itirazın konusu hakkında karar verilmek üzere dava dosyası Denizli 3.Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

            DENİZLİ 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 6.6.2007 gün ve D.İş No:2007/383 sayı ile Bereketli Belediye Encümeni’nin 23.08.2005 tarih ve 81 sayılı kararı ile itirazcı İ.K. hakkında ruhsatsız inşaat yapmak fiilinden İmar Kanunu’nun 32 ve 42. maddeleri gereğince 13.000,00 YTL para cezası ile cezalandırılmasına ve ruhsata aykırı olarak yapılan çatının projeye uygun hale getirilmesine karar verildiği, itiraz üzerine Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 03.01.2006 tarih ve 2005/1429 D.İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, ret kararına davacı vekilinin itirazı üzerine Mahkememizin 06.02.2006 tarih ve 2006/305 D.İş sayılı kararıyla itirazın kabulü ile itiraza konu kararın kaldırılmasına, itirazın esası hakkında karar verilmek üzere dava dosyasının Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne iadesine kesin olarak karar verildiği, bu aşamadan sonra Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile itirazın kabulü durumunda itirazın konusu olan idari para cezası hakkında da bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkemelerince verilen kararın bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine itirazın konusu hakkında karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemelerine gönderildiği; İtiraza konu encümen kararı ile idari para cezası ile birlikte yıkım kararı da verilmiş olduğu,           5560 sayılı yasa ile değişik Kabahatler Kanunu’nun 3/1 maddesinde, anılan kanunun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, 27/8 maddesinde ise idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararlarına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali istemiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceğinin belirtildiği; yargı mercilerinin görevine ilişkin düzenlemelerinin usul hükümleri olduğu, usul hükümlerinin yayımı halinde derhal yürürlüğe girdikleri; her ne kadar kanun yararına bozma kararı ile itirazın konusu olan idari para cezasına ilişkin olarak karar verilmek üzere dava dosyası Mahkemelerine gönderilmiş ise de usul hükümlerinin derhal uygulanacağı ilkesi gözetilerek davacı hakkında hem idari para cezası hem de yıkım kararı verilmiş olmasına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 27/8. fıkrasında belirtildiği biçimde idari para cezasına ilişkin hukuka aykırılık iddiasının idari yargının görev alanına giren yıkım kararı ile ilgili işlemin iptali istemi ile birlikte idari yargı merciinde görülmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının idari yargı mahkemesine gönderilmesine karar vermenin gerekmiş olduğu; yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı İ.K. müdafiinin Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03.01.2006 tarih ve 2005/1429 D.İş sayılı kararına yönelik itirazı hakkında Mahkemelerinin Görevsizliğine; itiraz hakkında karar verilmek üzere dava dosyasının Denizli İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU,  Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 13.10.2008 günlü toplantısında;

I- İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. 

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde, imar para cezası yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece; idari yargı dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre Belediye Encümeni tarafından verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir” denilmiş; 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş;  gerekçeli kararı 22.7.2006 gün ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; yasama organı tarafından iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılmadığı süreçte, anılan madde hükmünün yürürlükte bulunduğu düşüncesiyle, aynı doğrultuda karar verilmeye devam edilmiş; yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nce verilen altı aylık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı belirtilmiştir.

Son olarak, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır." denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194  sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(3192 sayılı İmar Kanununun 32. maddesine göre yapının, 1(bir) aylık süre içinde projeye uygun hale getirilmesi kararı) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Denizli İdare Mahkemesi’nin 25.10.2005 gün ve E:2005/1109, K:2005/934 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.